Sağlık

Pratisyen Hekimlerin Kanserden Şüphelenildiğinde “İçgüdüsel His” Kullanması Ne Kadar İyidir?

Kanser, dünyada en çok ölüme neden olan hastalıklardan biridir. Erken teşhis, tedavinin başarısını artırır ve yaşam kalitesini iyileştirir. Ancak, kanserin belirtileri ve bulguları genellikle belirsiz ve spesifik olmayabilir. Bu durumda, pratisyen hekimlerin hastalarını daha fazla araştırma veya uzmana sevk etme kararında “içgüdüsel his” kullanmaları gerekebilir.

Peki, bu “içgüdüsel his” ne kadar güvenilir ve doğrudur? İngiltere’de BMJ Open’da yayınlanan bir çalışma, bu soruya cevap aramıştır.

Çalışmanın Amacı ve Yöntemi

Çalışmanın amacı, pratisyen hekimlerin yetişkin hastalarda kanserden şüphelenildiğinde hissettikleri “içgüdüsel hissin” multidisipliner, hastane bazlı bir araştırmanın sonuçlarıyla karşılaştırıldığında ne kadar iyi olduğunu değerlendirmektir.

Çalışmada, kesitsel çalışmalar, kohort çalışmaları ve randomize kontrollü çalışmalar dahil edilmiştir. Çalışmaların seçim kriterleri şunlardır:

  • Pratisyen hekimlerin yetişkin hastalarda kanserden şüphelenildiğinde hissettikleri “içgüdüsel hissi” tanımlayan veya ölçen çalışmalar.
  • Hastane bazlı bir araştırmanın sonuçlarıyla karşılaştırılabilen çalışmalar.
  • İngiltere’de veya benzer sağlık sistemlerinde yapılan çalışmalar.

Potansiyel olarak ilgili 1286 çalışmadan yalnızca dördü bu kriterleri karşılamıştır.

Çalışmanın Bulguları ve Sonuçları

Çalışmanın bulgularına göre, pratisyen hekimlerin “içgüdüsel hissi”, kanser tanısı için nispeten düşük bir duyarlılığa (yüzde 40) ve yüksek bir özgüllüğe (yüzde 85) sahiptir. Bu, pratisyen hekimlerin kanserden şüphelendikleri hastaların yüzde 40’ının gerçekten kanser olduğu, ancak yüzde 60’ının olmadığı anlamına gelir. Ayrıca, pratisyen hekimlerin kanserden şüphelenmedikleri hastaların yüzde 85’inin gerçekten kanser olmadığı, ancak yüzde 15’inin olduğu anlamına gelir.

Bu sonuçlar, İngiltere’deki NICE’ın (Ulusal Sağlık ve Bakım Mükemmeliyeti Enstitüsü) tavsiyesiyle uyumludur. NICE, genel pratikte semptomatik popülasyonda kanser prevalansının yüzde 1,15’i aşması durumunda, ki bu da eylem için yüzde 3’lük bir pozitif tahmin değeri eşiği anlamına gelir, bir uzmana sevk edilmesinin gerekli olduğunu belirtmektedir.

Çalışmanın yazarları, “içgüdüsel hissin” yönlendirme kararında kullanılmasının, özellikle belirsizlik olduğunda, kanser tanısını geciktirmeyi önlemeye yardımcı olabileceğini düşünmektedir. Ancak, yazarlar aynı zamanda “içgüdüsel hissin” sınırlarının da farkında olunması gerektiğini ve bunun diğer klinik faktörlerle birlikte değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamaktadır.

Çalışmanın Önemi ve İleri Araştırmalar

Çalışma, pratisyen hekimlerin kanserden şüphelenildiğinde “içgüdüsel his” kullanmalarının önemini ve etkinliğini göstermektedir. Bu, kanser tanısını hızlandırmak ve hastaların yaşam kalitesini artırmak için önemli bir adımdır.

Ancak, çalışma aynı zamanda “içgüdüsel hissin” yetersiz kaldığı durumları da ortaya koymaktadır. Bu nedenle, yazarlar ileri araştırmaların şunları içermesini önermektedir:

  • “İçgüdüsel hissin” nasıl tanımlandığına ve ölçüldüğüne dair daha net bir kavramsal çerçeve.
  • “İçgüdüsel hissin” nasıl geliştirilebileceği ve eğitilebileceği konusunda daha fazla kanıt.
  • “İçgüdüsel hissin” farklı kanser türleri, yaş grupları ve risk faktörleri için nasıl değiştiğine dair daha fazla bilgi.

Bu araştırmalar, pratisyen hekimlerin kanserden şüphelenildiğinde daha iyi kararlar vermelerine ve hastaların sağlığına katkıda bulunmalarına yardımcı olacaktır.