CHP Lideri Kılıçdaroğlu Youtube’da bir kanalın canlı yayınında gazetecilerin sorularına şu yanıtları verdi:
FAİLLERİ BİZ SAPTADIK
“(Saldırının üzerinden bir yıl geçti. Failleri ile ilgili ne oldu?) Hiçbir şey olmadı. Savcı iddianame yazdı, ne olduğunu bilmiyoruz. Tutuklanan yok, gözaltına alınan yok. Basmakalıp ifadeler var. Hepsi aynı şeyleri söylüyor. Failleri biz saptadık. Sözle, baskıyla yapamadıklarını fiili saldırı ile yaparsak Kılıçdaroğlu inandığı davadan geri adım atar mı diye bir arayış. O da olmadı.
Erdoğan bizim belediyelerin yardım yapmasından rahatsızlık duydu. İstanbul Valisi, 30 Mart’ta, 39 belediye başkanını davet ediyor makamına, büyükşehir belediye başkanını davet etmiyor. Neden? CHP’li belediyelere ‘Bağış kampanyası açamazsın’ diyorlar. Erdoğan bunu siyasette bir virüs olarak algıladı ve yanlış olduğunu söyledi. Bunlardan bir anlamda hesap soracağım yani gerek Kılıçdaroğlu gerek belediye başkanlarımızın COVID-19 gibi bir siyaset virüsü olduğuna, nasıl koronavirüsle mücadele edip yok edecekse, siyaset mühendisliği yapıp bizi de yok edecek.
KAMPANYAYI GEREKSİZ BULUYORUM
Doğrusu ben o kampanyayı gereksiz buluyorum. Belediye kampanya açabilir, belediye gelirleri bellidir. Siz devlet olarak vermeniz gereken bir yerde vatandaşa el avuç açarak isterseniz devlet olarak görevini yapmamış olursunuz.
HAKLARINI KULLANACAK
Ortada bir paralel devlet yok zaten. Bir merkezi hükümet var, bir de yerel yönetimler var. Paralel olmaları mümkün değil. Merkezi yönetim yerel yönetimi her zaman denetler. Bizim belediye başkanlarımızı açığa alıyor. Kim alıyor İçişleri Bakanlığı. Paralel olsa alabilir mi? Alamaz. Ortada paralel maralel diye bir şey yok. Sadece ‘CHP’li belediyeleri nasıl kıstırabilirim’ diye böyle bir söylem geliştirdi Erdoğan. Ama ne yaparsa yapsın belediye başkanları haklarını kullanacaklardır. Kılıçdaroğlu, “Bahçeli size Cumhurbaşkanı’ndan daha kızgın davranıyor. Nedeni nedir?” sorusuna ise: “Yanıt vermediğimiz için. Gerek yok.” cevabını verdi.
KARAMSAR DEĞİLİM
Dünya yeni bir sürecin içine girdi. Hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağına ilişkin görüşler var. Buradan çıkışın birinci yolu şu: Öncelikle demokrasiye hepimizin inanması lazım. İkincisi sosyal devletin gücüne inanacağız. Sosyal devlet, demokrasi ile taçlandırıldığında herkese sahip çıkan, herkese asgari gelir güvencesi sağlayan. Böyle bir devlet modelinin giderek güçleneceğine inanıyorum ben. Karamsar değilim.”
