Gündem

Türkiye’nin hukuk ve siyaset alanında yaşadığı çalkantılı dönemler!

İstanbul Milletvekili Bülent Kaya, yargı ve siyasetin ayrı olduğu dönemlerin Türkiye için istikrarı nasıl sağladığını ve 2016 anayasa değişikliklerinin yarattığı sorunları tartışıyor. Kaya, siyasetin sorunları çözmedeki önemine ve yargının bağımsızlığının korunması gerektiğine vurgu yapıyor.

İstanbul Milletvekili Bülent Kaya, Türkiye’nin hukuk ve siyaset alanında yaşadığı çalkantılı dönemleri ve bunların anayasal süreçler üzerindeki etkilerini ele aldı. Kaya, yasama, yürütme ve yargı erklerinin dengeli işleyişinin siyasi istikrar için hayati önem taşıdığını vurguladı.

Kaya’nın ifadelerine göre, erkler ayrılığının korunduğu ve siyasi müdahalelerin olmadığı zamanlar, Türkiye’de işlerin daha düzgün ilerlediği gözlemlenmiştir. Ancak, olağanüstü dönemler ve yargıya siyasi müdahalelerin yaşandığı zamanlar, sorunların karmaşık bir hale büründüğü süreçlere sebep olmuştur.

2016 Yılı Anayasa Değişiklikleri ve Milletvekili Dokunulmazlıkları

Kaya, 2016 yılında yaşanan anayasa değişikliklerine dikkat çekti. Anayasanın her milletvekiline tanıdığı dokunulmazlık hakkının, geçici bir maddeyle askıya alınmasının, milletvekillerinin savunma haklarını ve TBMM’nin dokunulmazlıkla ilgili takdir yetkisini etkilediğini belirtti. Bu durumun, hem milletvekillerinin hukukuna hem de TBMM’nin yetkilerine saygısızlık teşkil ettiğini ifade etti.

Siyasi Kararların Yargıyı Etkilememesi Gerektiği Vurgusu

Kaya, yargının bağımsızlığının önemini ve yargı kararlarının yine yargı yoluyla düzeltilmesi gerektiğini vurguladı. Yanlış yargı kararlarının da olabileceğini, ancak bunların doğru yargısal süreçlerle düzeltilmesi gerektiğini dile getirdi.

Siyasetin Sorun Çözmedeki Rolü

Millî Beraberlik ve Kardeşlik Projesi gibi çözüm süreçlerini örnek vererek, siyasetin Türkiye’nin sorunlarını çözmede etkin rol oynaması gerektiğine inandığını belirtti. Yanlışların yanı sıra doğru adımların da atıldığı süreçlerin olduğunu, ancak siyasetin geri adım atmadan ülkenin sorunlarını çözme görevini üstlenmesi gerektiğini dile getirdi.

”Yasama, yürütme ve yargı erkleri yerli yerinde olduğu zaman, siyasetin işine yargı; yargının işine siyaset karışmadığı zaman aslında Türkiye’de işlerin daha rayında gittiği her zaman görülen bir süreçtir. Ancak olağanüstü dönemler veya siyasi müdahalelerin yargıya hâkim kılındığı dönemler Türkiye’de her zaman sorunların daha karmaşık hâle geldiği süreçleri beraberinde getirmiştir. Bu manada, Anayasa’nın genel hükümlerinin bir geçici maddeyle askıya alındığı bir süreci hep beraber yaşamış olduk 2016 yılında.

Aslında Anayasa, her milletvekiline bir dokunulmazlık hakkı vermiş ve hakkında suçlama bulunan her milletvekilinin de hem komisyonda hem Genel Kurulda kendisini savunduktan sonra dokunulmazlıkla ilgili hususun Türkiye Büyük Millet Meclisindeki milletvekilleri tarafından takdir edilmesini amir bir hüküm olarak düzenlenmişti. Ama Türkiye bir ara rejim dönemi yaşadı neredeyse 2016’da ve milletvekillerine tanınan savunma hakkı ortadan kaldırılarak ve Türkiye Büyük Millet Meclisindeki aslında milletvekillerinin de o dokunulmazlıkla ilgili fezlekelerinin yerinde olup olmadığına dair takdir hakkı ortadan kaldırılarak hem hakkında fezleke düzenlenen milletvekilinin hukukuna riayet edilmemiş oldu hem de Türkiye Büyük Millet Meclisine tanınmış olan dokunulmazlıkları kaldırıp kaldırmama hakkı bir geçici Anayasa maddesiyle ortadan kaldırılmış oldu.

Elbette, Türkiye, ifade ettiğim gibi, bu olağanüstü süreçlerde büyük yaralar almaya devam ediyor. Onun için, bizim, Türkiye’de hukuku mutlaka ve mutlaka normal düzeninde, kendi işleyişi içerisinde bırakmamız lazım. Olabilir, yargı bazen yanlış kararlar da verebilir ama o yargı kararlarının da mutlaka yargı yoluyla düzeltilmesi lazım.

Türkiye’deki bir çözüm sürecini hep beraber yaşamış olduk, daha önce başlayan Millî Beraberlik ve Kardeşlik Projesi’ydi. Biz, ana fikir olarak Türkiye’nin meselelerini siyaset kurum’nun etkin olduğu süreçlerle çözmesini değerli ve anlamlı buluyoruz. Elbette o süreçlerde yapılmış olan yanlış işlerin yanında, yapılmış olan doğru işler vardı ama asla ve asla geri adım atmadan, siyasetin mutlaka Türkiye’nin bütün sorunlarını çözmeyle ilgili devrede olması gerektiğine dair kanaatimizi bir kez daha yüce Meclisle birlikte paylaşmak istiyoruz.” dedi.