Gazeteci Tolga Şardan’ın Tutuklanması: Yine Olsa Yine Yaparım Diyor

Türkiye'nin tanınmış gazetecilerinden Tolga Şardan, avukatı aracılığıyla yaptığı açıklamada tutuklanmasının ardındaki gerçekleri ve gazetecilik anlayışını dile getirdi. Şardan'ın bu süreçteki tavrı ve meslektaşlarından aldığı destek, Türkiye'de gazeteciliğin sınırlarını bir kez daha gündeme taşıdı.

Gazeteci Tolga Şardan, yakın tarihte yaşanan tutuklanmasının ardından avukatı aracılığıyla bir açıklama yaptı. Açıklamasında, eğer aynı durumla yeniden karşılaşırsa, yine aynı şekilde hareket edeceğini belirtti. Şardan, “Biz gazeteciyiz, sonuç itibariyle gazetecilik yapıyoruz. Ben sadece gazeteciliğin gereğini yaptım. Yine olsa yine yaparım,” dedi.

Gazeteci Tolga Şardan, tutuklanmasının Cumhurbaşkanı’nın talimatı ile gerçekleştiğini düşünmediğini belirtti. Ona göre bu, Başsavcının kişisel hırsı nedeniyle yapılan bir tutuklama. Şardan, cezaevinden avukatı aracılığıyla bu açıklamayı yaptı ve Milli İstihbarat Teşkilatı’nın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yargı raporu sunduğuna ilişkin haberinin tutuklama gerekçesi olmasını, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısının kişisel hırsı olarak nitelendirdi.

Adalet Bakanı’ndan Savunma

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, gazeteci İsa Arda’nın tutuklanmasını savundu ve, “Hiçbir gazetecinin tutuklanmasına gönül razı olmaz. Ama bunun da bir sınırı var,” dedi. Bakan, Türk Ceza Kanunu’nda halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu olduğunu ve bu suçun üst sınırının 3 yıl olduğunu, basın yoluyla işlendiğinde ise 4,5 yıl olduğunu belirtti.

Tolga Şardan’ın MİT tarafından Cumhurbaşkanlığı’na sunulan yargı raporunda neler olduğu başlıklı yazısında, yargıda yolsuzluk ve usulsüzlük iddiaları ile ilgili olarak Milli İstihbarat Teşkilatı’nın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir rapor sunduğunu anlattığı belirtildi. İstanbul 1. Ceza Hakimi, Şardan hakkındaki tutuklama gerekçesini, halk arasında endişe, korku ve panik yaratmak için gerçeğe aykırı bilgiyi alenen yaymak suçlamasına dayandırdı.

Halkın Haber Alma Hakkı

Şardan, evet, bir endişe ve panik yaratmış olabileceğini kabul ediyor. Ancak bu panikin, devlet ve yargı içerisinde rüşvet ve yolsuzluğa bulaşanlarla ilgili olduğunu belirtiyor. Gazetecinin görevinin, vatandaşın haber alma ihtiyacını ve haber alma hakkını yerine getirmek olduğunu vurguluyor. Şardan’ın cep telefonu ve bilgisayarına el konulduğunu ve kopyaları alındığını, ayrıca Şardan’ın Ankara Sincan Cezaevi’nden İstanbul Silivri Cezaevi’ne gönderildiğini ve yazısına erişim engeli getirildiğini avukatları açıkladı.

Exit mobile version