Alevi sorunlarına Kültür Bakanlığı çözümü: İstanbul Milletvekili Celal Fırat’tan sert tepki

İstanbul Milletvekili Celal Fırat, hükümetin Alevi toplumuna yönelik politika ve uygulamalarını eleştirdi. Hükümetin inançlarına müdahale ettiğini ve kendi Alevi’sini yaratmaya çalıştığını iddia etti.

İstanbul Milletvekili Celal Fırat, Alevi toplumunun yaşadığı sorunlara dikkat çekerek, hükümetin bu sorunları çözmek yerine inançlarına müdahale ettiğini ve kendi Alevi’sini yaratmaya çalıştığını söyledi.

Fırat, Kültür Bakanlığı bünyesinde kurulan Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın Alevilerin taleplerini görmezden geldiğini, Alevi kurumlarının ve ocaklarının arasına nifak tohumları ektiğini, dedeleri ve ocak evlatlarını bakanlığın memuru haline getirmeye çalıştığını belirtti.

Fırat, Alevilerin inancının sadece bir kültürel öge olmadığını, devletin inancını tanımadığı bir topluluk için bir başkanlık kurmasının kabul edilemez olduğunu ifade etti.

Fırat, Alevilerin sorunlarının çözümünün yeri Kültür ya da İçişleri Bakanlıkları değil, eşit yurttaşlığa dayalı, demokratik ve özgürlükçü bir anayasa olduğunu vurguladı.

Fırat, şöyle devam etti:

“Devlet biz Alevileri tanımıyor, inancımıza müdahale ediyor, yeniden tanımlamaya çalışıyor. Zorunlu din dersleri, baskılar, nefret söylemleri, cezasızlık politikaları maalesef devam ediyor. Madımak utanç müzesi yapılmadığı gibi, dava zaman aşımına uğratılıyor; katilleri Cumhurbaşkanı tarafından affediliyor.

Cemevlerimiz -üzülerek belirtmek gerekiyor ki- yasal olarak tanınmıyor. Ayrımcılığa ilişkin devletin yasa, kanun ve yönetmelikleri tüm girişimlerimize rağmen değişmeden, yerli yerinde duruyor. Lehimize olan AİHM ve ülkemizdeki yargı organlarının aldığı kararlar uygulanmıyor. Alevi toplumunun bilinen çok sayıda sorunu ortada dururken tüm itirazlarımıza rağmen acele bir şekilde Kültür Bakanlığı bünyesinde Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kurulmuştur.

İzlediğimiz kadarıyla da bu Kurum yıllarca dile getirdiğimiz sorunlara kulaklarını tıkamaktadır ve başka işlerle meşgul olmaktadır. Bu Kurum çok yoğun bir faaliyet yürütüp Alevi kurumlarımızın ve ocaklarımızın arasına nifak tohumlara ekip bir kargaşa yaratmaya, dedelerimizi ve ocak evlatlarını Bakanlığın memuru hâline getirmeye niyetleniyor. Alevi inancı sadece bir kültürel öge midir ki Kültür Bakanlığının bünyesine alıyorsunuz?

Sevgili canlar, Hak aşığı Nesimi’nin ve yol erenlerimizin iki cihana sığdıramadığı inancımızı bir bakanlığa nasıl sığdıracaksınız? Bu cüreti kimden, nasıl alıyorsunuz? Ne böyle bir kurumun kurulmasına ne de böyle bir kurumun yürüttüğü çalışmalara biz Alevilerin asla rızası olmayacağını bilmenizi istiyoruz.

Devlet inancını tanımadığı bir topluluk için Kültür Bakanlığına bağlı bir Başkanlık kurmuş, bu Başkanlığa bağlı memurlar köy köy bütün kentleri gezip cemevlerinde bazı tekliflerde bulunup sorunları çözeceklerini ileri sürmektedirler. Bununla da yetinmeyip cemevlerine bir personel atanacağını söyleyip dedelerimizi uzman statüsünde işe alıyorlar. Düşünün ki dedelerimizi bile inanç önderi olarak görmeyen bir Başkanlıktan bahsediyoruz.”

Fırat, iktidarın gücüyle Alevi toplumunu satın alacaklarını düşündüğünü, ancak Alevilerin tarihin hiçbir döneminde devletin bu tür oyunlarına kanmadığını, zorbalıklarına boyun eğmediğini, bundan sonra da eğmeyeceğini söyledi.

Fırat, “Biz buna yıllardır hatta yüzyıllardır karşı çıktık, direndik, bedeller ödedik. Devlet hiçbir zaman Alevileri yolundan çeviremedi. Tarihin hiçbir döneminde Aleviler devletin bu tür oyunlarına kanmamış, zorbalıklarına boyun eğmemiş; bundan sonra da eğmeyecektir çünkü biz Şah Hüseyin’in, Seyyid Nesîmîlerin, Hallâc-ı Mansûrların, Pir Sultanların torunuyuz, onlar boyun eğip teslim mi oldu ki biz olalım! Bütün canlarımızı bu girişimlere karşı uyanık olmaya davet ediyoruz.” dedi.

Fırat, iktidarın kendi Alevi’sini yaratmak istediğini, inancımızı tanımlamaya çalıştığını da belirterek, pirimiz hünkâr Hacı Bektaş Veli’nin “Irkı, rengi, kökeni, dili ne olursa olsun iyiler iyidir.” sözünü hatırlattı.

Fırat, devletin Alevilere hakkını verecekse cemevlerini ibadethane olarak tanıması, zorunlu din dersleri uygulamasından vazgeçmesi gerektiğini söyledi.

Fırat, “Devlet bize hakkımızı verecekse cemevlerimizi ibadethane olarak tanısın, zorunlu din dersleri uygulamasından vazgeçsin diye beklerken ÇEDES projesiyle okullara getiriyor. ÇEDES projesi, farklı olan herkese ve dahi farklı kavramlarına meydan okuyor. Mezhepçi bir bakış açısıyla imamlara, vaizlere, din adamlarına yüklenen bu görev elbette ki diğerlerini kapsayıcı şekilde sonuçlanmayacaktır.

Devlet eliyle mezhepçi değerlerle eğitim verilmesi eşitliğe; din, vicdan, inanç ve düşünce özgürlüğüne aykırıdır diyoruz.” şeklinde konuştu.

Exit mobile version