Türkiye’nin İsrail’le ilişkilerini geliştirmesine muhalefetten tepki

Bursa Milletvekili Cemalettin Kani Torun, Türkiye’nin İsrail’le ilişkilerini geliştirmesinin nedenlerini sordu ve iktidarın bu konuda bir açıklama borcu olduğunu söyledi.

Bursa Milletvekili Cemalettin Kani Torun, Türkiye’nin İsrail’le ilişkilerini geliştirmesinin nedenlerini sordu ve iktidarın bu konuda bir açıklama borcu olduğunu söyledi.

Torun, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’nin 2010 yılında Mavi Marmara hadisesinden sonra İsrail’le ilişkileri askıya aldığını, ancak son dönemde bu ilişkilerin nasıl bu kadar iyi hâle geldiğini merak ettiğini belirtti.

Torun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın her seferinde İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’ya “katil” dediğini, meydanlarda hem onu hem de İsrail hükûmetini yuhalattığını hatırlattı.

“Ne oldu da ‘katil’ dediğimiz adamla el sıkıştık ve büyükelçi ataması gerçekleştirdik?” diye soran Torun, şöyle devam etti:

“Elbette Türkiye’nin her ülkeyle ilişkileri geliştirmesinde fayda vardır ancak bunun iç politika öncelikleri ele alınarak değil, kalıcı ve uzun vadeli çıkarlar göz önüne alınarak yapılması gerekmektedir. İsrail’le ilişkilerin kravat renklerinin aynı olması dışında, ne konuda aynı hâle geldiğimizi doğrusu merak ediyorum. Sayın bakan ya da Bakanlık bu konuda bizi aydınlatırsa memnun oluruz.”

Torun, İsrail’in Filistinlilere yönelik zulmünün devam ettiğini, Netanyahu’nun kendi ülkesinde bile protestolara maruz kaldığını vurguladı.

“Dış politika şüphesiz başta ülkelerin ve milletlerin menfaati, sonrasında tüm insanlığın ortak değerlerinin yaşanması amaçlarıyla yürütülen süreçler olmalıdır. Kimi zaman ters düştüğümüz ülkelerle sıcak temaslar kurarak kimi zaman ise sert mesajlar vererek bir denge siyaseti gütmek ancak ilkesel duruştan da asla taviz vermemek Türkiye gibi köklü ülkelerin değişmez şiarı olmalıdır.” diyen Torun, şunları kaydetti:

“Ancak son yıllarda ülkemizin uygulamış olduğu dış politika iç siyasete malzeme yapılarak seçmenlerin konsolidasyonu için kullanılmış, seçim meydanlarında yapılan hamasetle yönetilmeye çalışılmıştır. Dış politika kurumsal kapasitenin kullanılamadığı, kurumsal kapasitenin göz ardı edildiği bir kişisel diplomasi hâline gelmiş ve o yüzden de biraz önce bahsettiğim İsrail’le olan ilişkiler gibi sık sık zikzaklar çizilmiştir. İktidarın bu U dönüşü konusunda bize bir açıklama borcu vardır.”

Exit mobile version