Faiz sebep, enflasyon netice tezinin üzerinden 2 yıl geçti: Türkiye ekonomisi nereden nereye?

Merkez Bankası’nın faiz kararını açıklayacağı bugün, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “faiz sebep, enflasyon netice” tezini ilk kez dile getirmesinin üzerinden tam 2 yıl geçti. Bu süreçte Türkiye ekonomisi neler yaşadı? Enflasyon, döviz kuru, altın fiyatları, açlık ve yoksulluk sınırı nasıl değişti? İşte detaylar.

Faiz sebep, enflasyon netice tezi nasıl ortaya çıktı?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 19 Eylül 2021 tarihinde katıldığı bir televizyon programında, faiz ve enflasyon arasındaki ilişkiyi “faiz sebep, enflasyon netice” şeklinde tanımladı. Erdoğan, bu teziyle piyasalarda kabul gören “enflasyon sebep, faiz netice” görüşüne karşı çıktı. Erdoğan, faizin yüksek tutulmasının enflasyonu artırdığını, faizin düşürülmesinin ise enflasyonu düşüreceğini savundu.

Erdoğan’ın bu sözleri, Merkez Bankası’nın bağımsızlığına ve faiz politikasına müdahale olarak algılandı. Erdoğan, bu teziyle Merkez Bankası’nın faizleri düşürmesi için baskı kurdu. Erdoğan, bu teziyle aynı zamanda ekonomideki sorunların kaynağını faize bağladı ve hükümetin sorumluluğunu azalttı.

Faiz sebep, enflasyon netice tezinin sonuçları neler oldu?

Erdoğan’ın bu tezini ortaya atmasından sonra Türkiye ekonomisi büyük bir değişim yaşadı. Bu değişimin başlıca sonuçları şunlar oldu:

Enflasyon kontrolden çıktı:

Erdoğan’ın bu tezini dile getirdiği tarihte Türkiye’de yıllık enflasyon %11.75 idi. Bu oran, sonraki aylarda hızla yükseldi ve 2021 yılında %60 sınırına dayandı. Enflasyonun yükselmesi hem üretici hem de tüketici fiyatlarını olumsuz etkiledi. Üretim maliyetleri arttı, rekabet gücü azaldı, tüketici güveni düştü, alım gücü eridi.

Döviz kuru katlanarak yükseldi:

Erdoğan’ın bu tezini dile getirdiği tarihte dolar kuru 8.65 TL idi. Bu oran, sonraki aylarda hızla yükseldi ve 2023 yılında 27.04 TL’ye ulaştı. Dolar kurunun yükselmesi hem cari açığı hem de dış borcu artırdı. Cari açık, milli gelirin %10’unu aştı. Dış borç, 1 trilyon doları geçti. Döviz kurunun yükselmesi aynı zamanda enflasyonu tetikledi. Dövizle alınan veya satılan mal ve hizmetlerin fiyatları arttı. Dövizle borçlanan veya tasarruf edenlerin gelirleri ve servetleri azaldı.

Altın fiyatları rekor kırdı:

Erdoğan’ın bu tezini dile getirdiği tarihte gram altın fiyatı 487 TL idi. Bu oran, sonraki aylarda hızla yükseldi ve 2023 yılında 1.670 TL’ye çıktı. Altın fiyatlarının yükselmesi hem yatırımcılar hem de tüketiciler için bir fırsat oldu. Yatırımcılar, altına yönelerek döviz kurundaki dalgalanmalardan korunmaya çalıştı. Tüketiciler, altın alarak tasarruflarını değerlendirmeye çalıştı. Altın fiyatlarının yükselmesi aynı zamanda enflasyonu etkiledi. Altınla alakalı mal ve hizmetlerin fiyatları arttı. Altınla borçlanan veya tasarruf edenlerin gelirleri ve servetleri arttı.

Açlık ve yoksulluk sınırı katlandı:

Erdoğan’ın bu tezini dile getirdiği tarihte Türkiye’de 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 3.049 TL, yoksulluk sınırı ise 9.931 TL idi. Bu oranlar, sonraki aylarda hızla yükseldi ve 2023 yılında açlık sınırı 12.198 TL, yoksulluk sınırı ise 39.733 TL oldu. Açlık ve yoksulluk sınırının yükselmesi hem sosyal hem de ekonomik sorunları derinleştirdi. Sosyal sorunlar arasında sağlık, eğitim, güvenlik, adalet gibi alanlarda eşitsizlik, adaletsizlik, ayrışma, kutuplaşma, şiddet gibi olumsuzluklar arttı. Ekonomik sorunlar arasında işsizlik, gelir dağılımı, kayıt dışılık, vergi kaçakçılığı, kara para aklama gibi olumsuzluklar arttı.

Faiz sebep, enflasyon netice tezinin geleceği ne olacak?

Erdoğan’ın bu tezini ortaya atmasından sonra Türkiye ekonomisi büyük bir krize girdi. Bu krizin çözümü için ekonomide yapısal reformlara ihtiyaç var. Ancak Erdoğan’ın bu teziyle uyumlu bir şekilde faizleri düşürmeye devam etmesi, reformların gerçekleşmesini zorlaştırıyor. Erdoğan’ın bu teziyle uyumsuz bir şekilde faizleri artırması ise siyasi popülaritesini düşürüyor.

Bu durumda Erdoğan’ın bu tezinden vazgeçmesi veya revize etmesi gerekiyor. Ancak Erdoğan’ın bu teziyle ilgili tutumu çok inatçı ve ısrarcı görünüyor. Erdoğan’ın bu teziyle ilgili fikrini değiştirmesi için çok büyük bir baskı veya zorlama olması gerekiyor. Bu tezinin geleceği Türkiye ekonomisinin geleceğini de belirleyecektir. Bu tezi sürdürmek, Türkiye ekonomisini daha da kötüleştirecek ve toparlanmayı zorlaştıracaktır. Bu tezden vazgeçmek ise Türkiye ekonomisine bir umut ışığı olacak ve reformların önünü açacaktır.

Bu tezinin sonuçlarına bakıldığında, Türkiye ekonomisinin faiz sebep, enflasyon netice tezine değil, piyasa gerçeklerine uygun bir politikaya ihtiyacı olduğu açıktır. Türkiye ekonomisinin faiz sebep, enflasyon netice tezinden kurtulması için ise siyasi irade, toplumsal talep ve uluslararası işbirliği gerekmektedir.

Exit mobile version