IMF’nin faiz açıklamasının arka planı

IMF, 2023 yılında küresel ekonomik büyümenin %4,9 olacağını tahmin ediyor. Ancak bu büyümenin eşit dağılmadığını, bazı ülkelerin pandemi sonrası toparlanmada daha hızlı ilerlediğini, bazılarının ise daha yavaş kaldığını belirtiyor. Bu durum, küresel ticaret ve finansal akışlarda dengesizliklere yol açabilir.

IMF ayrıca, küresel enflasyonun 2023 yılında %3,9 olacağını öngörüyor. Bu oran, son 10 yılın en yüksek seviyesi. Enflasyonun artmasının nedenleri arasında, talep artışı, arz kısıtları, enerji fiyatlarındaki yükseliş ve baz etkisi sayılabilir.

IMF, enflasyonun geçici bir olgu olduğunu ve orta vadede düşeceğini savunuyor. Ancak bunun için merkez bankalarının faiz politikalarını dikkatli bir şekilde ayarlaması gerektiğini de vurguluyor. IMF, faizlerin uzun süre yüksek kalacağını söyleyerek, merkez bankalarına enflasyonu kontrol altına almak için gerekirse faiz artırımına gitmeleri mesajını veriyor.

Faizlerin yüksek kalması enflasyonu nasıl etkiler?

Faiz oranları, ekonomideki para arzını ve talebini belirleyen önemli bir faktördür. Faiz oranları yükseldiğinde, para arzı azalır ve para talebi artar. Bu da paranın değerinin artmasına ve fiyatların düşmesine yol açar. Böylece enflasyon baskısı azalır.

Faiz oranları düştüğünde ise tam tersi olur. Para arzı artar ve para talebi azalır. Bu da paranın değerinin düşmesine ve fiyatların artmasına neden olur. Böylece enflasyon baskısı artar.

Faiz oranlarının enflasyon üzerindeki etkisi genellikle gecikmeli olarak görülür. Yani faiz oranları değiştiğinde, fiyatlar hemen tepki vermez. Bu nedenle merkez bankaları, enflasyon beklentilerini yönetmek için faiz politikalarını önceden belirlemeye çalışır.

Avrupa ve Amerika’da faiz politikaları

Avrupa ve Amerika’da faiz politikaları arasında farklılıklar bulunuyor. Avrupa Merkez Bankası (ECB), pandemi nedeniyle ekonomiyi desteklemek için faiz oranlarını rekor düzeyde düşük tutuyor. ECB, 2023 yılında da faiz oranlarını değiştirmeyeceğini açıkladı. ECB’nin hedeflediği enflasyon oranı %2’dir.

Amerika Merkez Bankası (FED), ise faiz oranlarını 2023 yılında artırabileceğini sinyal veriyor. FED’in hedeflediği enflasyon oranı da %2’dir. Ancak FED, pandemi sonrası ekonomideki toparlanmanın hızlı olması ve enflasyonun yükselmesi nedeniyle faiz artırımına daha yakın duruyor.

Avrupa ve Amerika arasındaki faiz politikalarındaki farklılık, döviz kurlarını da etkiliyor. Faiz oranları yüksek olan ülkenin para birimi, faiz oranları düşük olan ülkenin para birimine göre değer kazanır. Bu nedenle, FED’in faiz artırımına gitmesi durumunda, Amerikan doları, euroya karşı değerlenebilir.

Türkiye’de faiz ve enflasyon durumu

Türkiye’de faiz ve enflasyon durumu, Avrupa ve Amerika’ya göre daha farklı bir seyir izliyor. Türkiye Merkez Bankası (TCMB), 2023 yılında faiz oranlarını %19’dan %15’e indirdi. TCMB, bu kararıyla piyasaları şaşırttı. Çünkü TCMB’nin hedeflediği enflasyon oranı %5’tir. Ancak Türkiye’de enflasyon oranı, Ağustos 2023 itibarıyla %19,25’tir. Bu da TCMB’nin gerçek faiz oranının negatif olduğu anlamına gelir.

TCMB, faiz indirimini gerekçelendirmek için, enflasyonun geçici bir olgu olduğunu ve önümüzdeki aylarda düşeceğini savundu. TCMB, talep koşullarının zayıf olduğunu, arz şoklarının etkisinin azaldığını, enerji fiyatlarının gerilediğini ve baz etkisinin ortadan kalkacağını öne sürdü. TCMB, 2023 yılı sonunda enflasyonun %14,1 olacağını tahmin etti.

Ancak piyasalar, TCMB’nin bu tahminlerine ve kararlarına güven duymuyor. Çünkü Türkiye’de enflasyonun düşmesi için gerekli olan yapısal reformların yapılmadığını, bütçe açığının arttığını, döviz rezervlerinin azaldığını ve siyasi belirsizliklerin devam ettiğini görüyorlar. Bu nedenle, Türk lirası, Amerikan doları ve euro karşısında değer kaybediyor. Bu da ithalat maliyetlerini artırarak enflasyonu daha da tetikliyor.

Exit mobile version