Dünya Sağlık Örgütü’nden Kovid-19 Uyarısı: Salgın Kalıcı Hale Gelebilir!

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), kış ayları yaklaşırken enfeksiyonların artacağı ve Kovid-19 salgınının yeniden tırmanabileceği uyarısında bulundu. DSÖ, salgının kalıcı hale gelmesinin önlenmesi için aşı adaletsizliğinin giderilmesi ve tedbirlerin sürdürülmesi çağrısı yaptı.

Bu uyarı kapsamında, son günlerde gribal enfeksiyon vakalarındaki artışı da göz önünde bulundurarak, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’a salgının seyrini ve yeni varyantların etkisini sorduk.

Salgın Ne Zaman Bitecek?

Prof. Dr. Ceyhan, salgının ne zaman biteceği hakkında kesin bir şey söylemenin mümkün olmadığını belirterek, “Maalesef anladık ki Kovid-19’a karşı gelişen bağışıklık, ister aşıya bağlı olsun ister hastalığı geçirmeye bağlı olsun, öyle kızamık gibi ömür boyu devam etmiyor. 6 aydan itibaren zayıflamaya başlıyor. O yüzden de yeni bir varyant çıktığında karşı bağışıklık ve önceki varyanta göre daha da düşük oluyor. Bu özelliği nedeniyle de vaka sayılarında artış gözlüyoruz” dedi.

Ceyhan, DSÖ’nün yazın en sıcak döneminde bile vaka sayılarında yüzde 40 civarında artış olduğunu açıkladığını hatırlatarak, “Bu artışın kışta yazdan çok daha fazla olacağı kesin” diye konuştu.

Yeni Varyantlar Ne Kadar Tehlikeli?

Prof. Dr. Ceyhan, yeni varyantların salgını tetiklediğini vurgulayarak, “Bu virüsün özelliği bu, çok sık mutasyona uğruyor ve yeni varyantlar ortaya çıkıyor. Ancak dikkat çekmesi için ya daha ağır bir klinik tablo yapması lazım, yani daha çok hastaneye yatırması, öldürmesi ya da daha hızlı bulaş göstermesi, daha çok yayılması lazım” ifadelerini kullandı.

Ceyhan, son zamanlarda en çok konuşulan Delta varyantının 50’den fazla ülkede görüldüğünü ve Kovid-19’a göre daha hızlı ve daha kolay yayılabildiğini söyledi.

Klinik Belirtiler Neler?

Prof. Dr. Ceyhan, Delta varyantının klinik belirtilerinin Kovid-19 ile benzerlik gösterdiğini ancak bazı farklılıklar da olduğunu anlattı. “Delta varyantında daha çok boğaz ağrısı, öksürük, baş ağrısı, burun akıntısı gibi belirtiler görülüyor. Ateş, tat ve koku kaybı daha az sıklıkta oluyor. Bu belirtiler genellikle soğuk algınlığı veya grip ile karıştırılabiliyor. Bu nedenle test yaptırmak çok önemli” dedi.

Ceyhan, Delta varyantının Türkiye’de de olduğunu iddia ederek, “Bakanlık açıklama yaptı, yok diye. Bunun mümkün olmadığını düşünüyorum. Çünkü öyle bir ülke düşünün ki hiçbir önlem almıyor, özellikle yurtdışından gelen turistlere hiçbir test yapmıyor. Böyle bir ülkede Delta varyantının olmaması imkansız. Zaten kendi kliniklerimizden de vaka artışını gözlüyoruz” diye konuştu.

Aşı Olmak Gerekli Mi?

Prof. Dr. Ceyhan, aşı olmanın salgınla mücadelede en etkili yöntem olduğunu belirterek, “Aşı olmak hem kendimizi hem de çevremizi korumak için gerekli. Aşı olan kişilerde hastalığın ağır seyretme ve ölüm riski çok düşük. Ayrıca aşı olan kişilerin virüsü bulaştırma ihtimali de daha az. Bu nedenle aşı olmak toplumsal bağışıklık için şart” dedi.

Ceyhan, aşıların yeni varyantlara karşı da etkili olduğunu ancak tam koruma sağlamadığını söyledi. “Aşılar Delta varyantına karşı da koruyor ama yüzde 100 değil. Yani aşı olan kişiler de hastalanabiliyor ama daha hafif geçiriyorlar. Bu nedenle aşı olduktan sonra da tedbirlere uymak gerekiyor” dedi.

Tedbirler Neler Olmalı?

Prof. Dr. Ceyhan, salgının kontrol altına alınması için tedbirlerin sürdürülmesi gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi:

“Salgınla mücadelede en önemli tedbir maske, mesafe ve hijyen kurallarına uymak. Maske takmak hem kendimizi hem de başkalarını koruyor. Mesafe ise virüsün bulaşma ihtimalini azaltıyor. Hijyen ise ellerimizi sık sık yıkamak veya dezenfekte etmek anlamına geliyor. Bu üç kurala uyarsak salgını önemli ölçüde yavaşlatabiliriz.”

Ceyhan, ayrıca kapalı ve kalabalık ortamlardan kaçınmak, havalandırma ve filtreleme sistemlerine dikkat etmek, toplu taşıma araçlarında ve iş yerlerinde maske takmaya devam etmek gibi tedbirlerin de alınması gerektiğini sözlerine ekledi.

Exit mobile version