Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, 8-10 Eylül tarihleri arasında Suudi Arabistan’ı ziyaret edecek. Bu ziyaret, Xi’nin iki acil önceliğini gerçekleştirmek için bir fırsat sunuyor: enerji piyasalarında renminbi kullanımını artırmak ve Arap ülkelerine nükleer teknoloji sağlamak. Bu hamleler, ABD’nin bölgedeki etkisini azaltmayı ve Çin’in küresel rolünü güçlendirmeyi amaçlıyor.
Enerji Piyasalarında Renminbi Kullanımını Artırmak
Xi’nin acil önceliklerinden ilki olan enerji piyasalarının temel ABD doları fiyatlamasından uzaklaşıp bunun yerine renminbiyi kullanmak, Çin uzun süredir renminbi para biriminin küresel para birimleri tablosundaki konumunu kendi jeopolitik durumunun bir yansıması olarak görüyor. ve dünya sahnesinde ekonomik önemi.
Çin’in renminbi konusundaki tutkusunun ilk göstergesi, Nisan 2010’da Londra’da yapılan G20 zirvesinde, dönemin Çin Halk Bankası (PBOC) yöneticisi Zhou Xiaochuan’ın, Çin’in yeni bir küresel rezerv para birimi istediği fikrini işaret etmesiyle açıkça görüldü. bir noktada ABD dolarının yerini alacak.
Çin ayrıca, 2017’den bu yana dünyanın en büyük yıllık brüt ham petrol ithalatçısı olarak bu gerçeğin de uzun zamandır farkında. ABD dolarının petrol fiyatlandırma mekanizması yoluyla ABD dış politikasının kaprislerine yüzeysel olarak tabidir. ABD dolarının bir silah olduğu yönündeki bu görüş, Çin Merkez Bankası’nın eski başkan yardımcısı Zhang Yanling tarafından Nisan ayında yapılan bir konuşmada yinelenmiş ve Rusya’ya yönelik son yaptırımların “ABD’nin güvenilirliğini kaybetmesine ve uzun vadede [ABD] dolarının hegemonyasını zayıflatacaktır.” Kendisi ayrıca Çin’in dünyanın “dolar hegemonyasından bir an önce kurtulmasına” yardım etmesi gerektiğini öne sürdü.
Suudi Arabistan, yeni kitabımda da analiz edildiği gibi, Çin ile olan enerji anlaşmalarında ABD’nin Çin renminbisi ile değiştirilmesi fikrine uzun süredir olumlu yaklaşıyor. Ağustos 2017’de, dönemin Suudi Ekonomi ve Planlama Bakan Yardımcısı Muhammed el-Tuwaijri, Cidde’de düzenlenen bir Suudi-Çin konferansında şunları söyledi: “Renminbi ve diğer Çin ürünleriyle fonlamayı değerlendirmeye çok istekli olacağız.” Şunları ekledi: “Çin, [Suudi Arabistan’ın finansman temelini] çeşitlendirmek için açık ara en iyi pazarlardan biri… [ve bu] Ayrıca benzersiz finansman fırsatları, özel yerleşimler, panda tahvilleri ve diğerleri açısından diğer teknik pazarlara da erişeceğiz. .”
Arap Ülkelerine Nükleer Teknoloji Sağlamak
Xi’nin acil önceliklerinden ikincisi olan Suudi Arabistan’dan başlayarak Arap Birliği ve Körfez İşbirliği Konseyi ülkelerine nükleer teknoloji getirilmesi konusuna dönecek olursak, açıklamanın tuhaf bir zamanlaması vardı. 2021 Noel’inden hemen önce, ABD istihbarat teşkilatlarının Suudi Arabistan’ın Çin’in yardımıyla kendi balistik füzelerini ürettiğini tespit ettiğine dair haberler ortaya çıktı. Çin’in İran’ın nükleer hedeflerine yönelik uzun vadeli ve kapsamlı ‘yardım’ı göz önüne alındığında, bu yeni kitabımda tam olarak analiz ediliyor, bu bilgi Washington’da çok zayıf bir şekilde karşılandı ve odak noktası Pekin’in Orta Doğu’daki rakip kilit devletlerin nükleer kapasitelerini geliştirme konusundaki son oyununun ne olabileceğiydi.
Şu anda nükleer reaktöre sahip tek Arap ülkesi BAE’dir ve aynı zamanda BRICS grubuna yeni katılmıştır. ABD’nin BAE içinde ve çevresinde devasa askeri üslerin yaygın varlığına rağmen, ABD enerji güvenliği kompleksinden üst düzey bir figürün geçen yıl OilPrice.com’a özel olarak söylediği gibi Washington, Çin’in yeni bir askeri üs inşa ettiğini bulmaktan “son derece endişeliydi ” . gizli askeri tesis BAE’nin Halife limanı içinde ve çevresinde. Gizli uydu görüntülerine ve insan istihbarat verilerine dayanarak ABD’li yetkililer, Çin’in “BAE’de askeri bir dayanak noktası” oluşturmak için çalıştığını belirtti. BAE yetkilileri, devasa Çin gemilerinin aylardır gece gündüz aşırı yüksek düzeyde hareket ettiği en büyük limanlarından birinde Çin tarafından bu tür bir faaliyet yürütüldüğünden haberdar olmadıklarını belirtti.
Daha önce Suudi Arabistan, uranyumun silah amaçlı zenginleştirilmesini sınırlamayı amaçlayan ‘1-2-3’ protokolü kapsamında ABD’den nükleer teknoloji almak için görüşmeler yürütüyordu. Ancak bu görüşmeler, Suudi Arabistan’ın uranyum zenginleştirme ve plütonyum işleme haklarını saklı tutma konusundaki ısrarı nedeniyle sonuçsuz kaldı. Bu durumda, Suudi Arabistan’ın Çin ile nükleer işbirliği yapması daha cazip bir seçenek haline geldi. Zaten 2012’de Suudi Arabistan ve Çin arasında nükleer enerji alanında işbirliği anlaşması imzalanmış.
2012’de imzalanan anlaşma, Çin’in Suudi Arabistan’a nükleer enerji santralleri, araştırma reaktörleri ve uranyum madenciliği konusunda yardımcı olmasını öngörüyordu. 2017’de ise iki ülke arasında daha fazla nükleer işbirliği anlaşması imzalandı. Bu anlaşmaların bir sonucu olarak, Çin’in Suudi Arabistan’ın kuzeybatısındaki Cevf bölgesinde uranyum madenciliği ve zenginleştirme faaliyetleri yürüttüğü ortaya çıktı. Bu faaliyetler, ABD’nin denetiminden kaçınmak için gizli tutuldu.
Çin’in Suudi Arabistan’a nükleer teknoloji sağlamasının bir başka yönü de balistik füzelerdir. 2021 yılında, ABD istihbarat teşkilatlarının Suudi Arabistan’ın Çin’in yardımıyla kendi balistik füzelerini ürettiğini tespit ettiği haberleri yayıldı. Bu haberler, Suudi Arabistan’ın 1980’lerde Çin’den CSS-2 orta menzilli balistik füzeleri satın aldığı ve 2007’de de DF-21 kısa menzilli balistik füzeleri satın aldığı gerçeğini doğruluyor. Bu füzeler, Suudi Arabistan’ın İran ve diğer bölgesel rakiplerine karşı caydırıcılık sağlamak için kullanabileceği nükleer başlıklar taşıyabilir.
Çin’in Suudi Arabistan ile olan nükleer işbirliği, ABD’nin bölgedeki müttefikleri arasında endişe yaratıyor. Özellikle İsrail, Suudi Arabistan’ın nükleer silah kapasitesine sahip olmasını bir tehdit olarak görüyor. ABD’nin eski İsrail Büyükelçisi Daniel Shapiro, “Suudi Arabistan’ın nükleer silah edinmesi, İsrail’in güvenliğini tehlikeye atar ve bölgedeki istikrarı bozar” dedi. ABD’nin eski Savunma Bakanı Mark Esper de benzer bir endişeyi dile getirdi ve “Suudi Arabistan’ın nükleer silah edinmesi, bölgedeki güvenlik dengesini alt üst eder ve yeni bir silahlanma yarışına yol açar” dedi.
Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in Suudi Arabistan ziyareti, enerji piyasalarında renminbi kullanımını artırmak ve Arap ülkelerine nükleer teknoloji sağlamak gibi acil önceliklerini gerçekleştirmek için bir fırsat sunuyor. Bu hamleler, ABD’nin bölgedeki etkisini azaltmayı ve Çin’in küresel rolünü güçlendirmeyi amaçlıyor. Ancak bu hamleler aynı zamanda bölgedeki müttefikleri arasında gerilim yaratıyor ve yeni bir çatışma potansiyeli doğuruyor.