Almanya’nın enerji stratejisi ülkeyi “Avrupa’nın hasta adamı” haline getiriyor

Almanya, enerji stratejisi ve otomobil endüstrisi nedeniyle ekonomik sorunlarla karşı karşıya. Bu durum, ülkenin siyasi istikrarını da tehdit ediyor.

Enerji fiyatları yüksek, ihracat düşük

Almanya, son haftalarda yeniden “Avrupa’nın hasta adamı” lakabını aldı. Bölgenin en büyük ekonomisinde imalat üretiminin aksamaya devam etmesi ve ülkenin yüksek enerji fiyatlarıyla boğuşması nedeniyle bu etiket kullanılıyor. Bu etiket ilk olarak 1998 yılında yeniden birleşme sonrası ekonominin maliyetli zorluklarıyla başa çıkan Alman ekonomisini tanımlamak için kullanılmıştı.

Almanya, Mayıs 2023’te onlarca yıldır ilk kez dış ticaret açığı verdi. Ülke, ihraç ettiğinden fazlasını ithal etmeye başladı. Almanya o zamandan beri Haziran 2023’te 18,7 milyar avroya ulaşan ticaret fazlasına geri döndü, ancak ihracat hala durgun.

Almanya’nın ihracatının büyük bir kısmını otomobiller oluşturuyor. Otomobiller geçen yıl Almanya’nın ana ihraç ürünü olup yurt dışında satılan malların değerinin %15,6’sını oluşturuyordu. Ancak otomobil endüstrisi, küresel tedarik zinciri sorunları, çip kıtlığı ve elektrikli araçlara geçiş gibi zorluklarla karşı karşıya.

Sürdürülebilirlik hedefleri tartışmalı

Almanya’nın enerji stratejisi de eleştirilere maruz kalıyor. Şu anda Alman hükümetinin gündemindeki hedeflerden biri, 2045 yılına kadar karbon nötr hale gelmek. Bu planlar, Kremlin’in Ukrayna’yı tam ölçekli işgalinin ardından Avrupa’nın kendisini Rus gaz tedarikinden ayırmaya çalıştığı ve fiyatların hızla arttığı bir dönemde net bir şekilde odak noktasına geldi.

Bazıları Almanya’nın Rus gazından uzaklaşma isteğini, özellikle de ülkenin iklim hedefleri ışığında “çılgınca iyimser” olarak nitelendirdi. Rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir teknolojilere güvenmenin işletmeler için sorun yaratabilecek bir “değişkenlik sorununa” yol açacağı belirtiliyor.

Berenberg’in baş ekonomisti Holger Schmieding, enerji fiyatlarına ilişkin belirsizliğin muhtemelen iş dünyasındaki hissiyatta “düşüşe” katkıda bulunduğunu yazdı. Schmieding, “mevcut politika belirsizliği ve yarım yamalak hükümet planlarına ilişkin endişenin, Alman ekonomisini uzun süre geride tutacak yapısal faktörler olmadığını” ekledi.

Siyasi istikrar tehlikede

Almanya’nın sürdürülebilirlik hedefleri, halkın hayal kırıklığının giderek arttığına dair işaretler veriyor. İnsanlar maliyet etkilerini hissettikçe “yeşil tepki” olarak adlandırılan durum ortaya çıkıyor.

Ifo enstitüsü fahri başkanı Hans-Werner Sinn, sürdürülebilirliğe odaklanmanın siyasi sonuçlar doğuracağını öne sürdü. Sinn, Haziran ayında ilk kez bölge meclisi seçimini kazanan sağ görüşlü Almanya İçin Alternatif partisinin popülaritesine atıfta bulunarak, “Açık bir tepki var… Nüfus artık sağa doğru kayıyor” dedi.

Almanya, 26 Eylül’de federal seçimlere gidiyor. Bu seçimler, 16 yıllık başbakanlık döneminin ardından Angela Merkel’in yerine kimin geçeceğine karar verecek. Anketlere göre, Yeşiller Partisi lideri Annalena Baerbock, Sosyal Demokrat Parti lideri Olaf Scholz ve Hristiyan Demokrat Birlik lideri Armin Laschet arasında bir yarış söz konusu.

Almanya’nın enerji stratejisi ve otomobil endüstrisi, seçim sonuçlarını ve ülkenin ekonomik geleceğini etkileyebilecek önemli konular olarak görülüyor.

Exit mobile version