Türkiye-Rusya Tahıl Koridoru Görüşmeleri

Türkiye, dünyanın en büyük tahıl üreticilerinden biri olan Rusya ile 2018 yılında imzaladığı Tahıl Koridoru Anlaşması ile hem kendi ihtiyacını karşılamak hem de dünyaya tahıl sevkiyatı yapmak için önemli bir adım atmıştı. Bu anlaşma ile Türkiye, Rusya’dan alacağı tahılları kendi limanlarında işleyerek ihtiyaç duyan ülkelere gönderebilecekti. Anlaşma, aynı zamanda Türkiye’nin Karadeniz’deki etkinliğini artırmasına ve Rusya’nın ambargolardan kurtulmasına da katkı sağlıyordu.

Ancak 2023 yılı başında Rusya, anlaşmadan çekildiğini ilan etti. Bu karar, hem Türkiye hem de dünya için büyük bir şok oldu. Zira anlaşma sayesinde yılda yaklaşık 33 milyon ton tahıl sevkiyatı yapılıyordu. Bu da dünya tahıl piyasasının yaklaşık yüzde 10’una denk geliyordu. Rusya’nın anlaşmadan çekilmesi, hem Türkiye’nin hem de ihtiyaç duyan ülke ve bölgelerin tahıl arzında ciddi bir sıkıntı yarattı.

Türkiye, bu krizi aşmak için diplomasi trafiğini hızlandırdı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile görüştü. Görüşmede, Birleşmiş Milletler’in (BM) yeni bir öneri paketi sunduğu belirtildi. Öneri paketinin içeriği henüz net olarak açıklanmadı ancak bazı kaynaklara göre paket, Rusya’ya yönelik bazı ambargoların hafifletilmesini ve tahıl koridorunun yeniden işler hale gelmesini içeriyor.

Pazartesi günü de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Soçi’de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşecek. Görüşmenin ana gündem maddesi de tahıl koridoru olacak. Türkiye, Rusya’yı anlaşmaya geri dönmeye ikna etmeye çalışacak.

Tahıl Koridorunun Önemi

Tahıl koridorunun önemi sadece ekonomik değil aynı zamanda siyasi ve stratejik de. Tahıl koridoru, Türkiye’nin Karadeniz’deki rolünü güçlendirmesine ve bölgedeki istikrara katkı sağlamasına olanak tanıyor. Ayrıca Türkiye, bu sayede dünyada açlık sorunu yaşayan ülke ve bölgelere de yardım eli uzatıyor. Özellikle Afrika kıtasında ve Ortadoğu’da tahıl ihtiyacı olan ülkelere Türkiye, tahıl koridoru aracılığıyla ulaşabiliyor.

Tahıl koridoru, aynı zamanda Rusya için de önemli bir fırsat. Rusya, dünyanın en büyük tahıl üreticilerinden biri olmasına rağmen ambargolar nedeniyle bu potansiyelini tam olarak kullanamıyor. Tahıl koridoru anlaşması ile Rusya, hem Türkiye’ye hem de Türkiye üzerinden diğer ülkelere tahıl satabiliyor. Bu da Rusya’nın gelirini artırıyor ve ambargoların etkisini azaltıyor.

Katar Alternatifi

Rusya’nın anlaşmadan çekilmesi sonrasında Türkiye’nin gündemine gelen bir diğer seçenek ise Katar alternatifi. Bu alternatife göre, Katar’ın mali desteği ile Rusya’dan alınacak 1 milyon ton tahıl, Türkiye’de işlenip ihtiyacı olan ülkelere gönderilecek. Bu seçenek, Türkiye’nin tahıl arzını kısmen de olsa sağlamasına yardımcı olabilir.

Ancak Katar alternatifi, tahıl koridorunun yerini tutacak bir çözüm değil. Zira tahıl koridoru ile yılda 33 milyon ton tahıl sevkiyatı yapılırken, Katar alternatifi ile sadece 1 milyon ton tahıl sevkiyatı yapılması planlanıyor. Bu da hem Türkiye’nin hem de ihtiyaç duyan ülkelerin taleplerini karşılamakta yetersiz kalabilir. Ayrıca Katar alternatifi, Rusya’nın ambargolarını da ortadan kaldırmayacak.

Uzman Görüşü

Tahıl koridoru krizi ile ilgili görüşlerini aldığımız Hacı Bayram Veli Üniversitesi öğretim üyesi Doçent Doktor Şuayip Nilhan Açıkalın, şunları söyledi:

“Tahıl koridoru anlaşması, Türkiye ve Rusya arasında hem ekonomik hem de siyasi bir işbirliği anlaşmasıdır. Bu anlaşma sayesinde Türkiye, Karadeniz’deki rolünü güçlendirirken, Rusya da ambargolardan kurtulma imkanı bulmuştur. Anlaşmanın devam etmesi, hem iki ülke hem de dünya için faydalıdır. Ancak Rusya’nın anlaşmadan çekilmesi, bu işbirliğini zedelemiş ve dünya tahıl piyasasında bir krize yol açmıştır. Türkiye, bu krizi aşmak için diplomasi trafiğini hızlandırmıştır. BM’nin yeni öneri paketi, bu konuda umut verici bir gelişmedir. Ancak öneri paketinin içeriği henüz net değildir. Öneri paketinin hem Türkiye’nin hem de Rusya’nın çıkarlarını dikkate alması ve tahıl koridorunun yeniden işler hale gelmesini sağlaması gerekmektedir. Aksi takdirde, bu krizin uzaması, hem iki ülke hem de dünya için olumsuz sonuçlar doğurabilir.”

Exit mobile version