Ekonomi

Merkez Bankası faiz kararı sonrası rezervleri eritmeye devam ediyor

Türkiye ekonomisinde geçtiğimiz hafta yaşanan en önemli gelişme, Merkez Bankası’nın (TCMB) politika faizini 300 baz puan artırarak yüzde 19,25’ten yüzde 22,25’e yükseltmesi oldu. Bu karar, piyasa beklentilerinin üzerinde gerçekleşti ve Türk Lirası’nda değer kazancı sağladı. Ancak TCMB’nin faiz artırımı sonrasında döviz kurlarını kontrol altında tutmak için rezervlerden yaptığı satışlar da dikkat çekti.

Rezervlerden iki günde 2 milyar dolar satış

TCMB’nin haftalık para ve banka istatistiklerine göre, 19 Ağustos’ta faiz kararı alınırken aynı zamanda rezervlerden bir milyar dolara yakın satış yapıldı. Bu satışla birlikte dolar/TL kuru, 27 liranın üzerinden 26,50 liraya kadar geriledi. Ancak bu düşüş kalıcı olmadı ve ertesi gün Cuma günü yeniden 26,80 liraya kadar yükseldi. Bugün ise Cuma gününün rezerv verisi ortaya çıktı ve gösterdi ki Cuma gününde de rezervlerden yine 1 milyar dolar daha satış yapılmış. Böylece iki günde toplamda 2 milyar dolarlık bir rezerv erimesi yaşanmış oldu.

Bu durum, TCMB’nin faiz kararı öncesinde doların 27 liranın üzerine çıkmasına izin vermiş gibi göründüğü halde, faiz kararı sonrasında 27 liranın altında bir seviyeyi savunuyormuş gibi bir görüntü verdiğini ortaya koyuyor. Bu da piyasalarda TCMB’nin rezerv politikasına yönelik soru işaretleri yaratıyor.

İçeride çok güçlü bir döviz talebi var

TCMB’nin rezervleri eritmesinin arkasındaki nedenlerden biri de içeride çok güçlü bir döviz talebinin olması. Bu talebin kaynaklarından biri de kur korumalı mevduat (KKM) ürünleri. KKM ürünleri, müşterilere TL mevduatlarının kur riskine karşı korunması imkanı sunan ürünlerdir. Ancak bu ürünlerin bankaların döviz pozisyonunu bozması ve TCMB’nin rezervlerini azaltması nedeniyle TCMB tarafından sınırlamaya tabi tutulması kararı alındı.

Bu karar sonrasında bankalar, KKM ürünlerinden TL mevduata geçmek isteyen müşterilerine yüksek faiz oranları önermeye başladılar. Bugün piyasada konuşulanlara göre, bazı bankalar yüzde 45’e varan faiz oranları teklif ettiler. Ancak bu teklifleri beğenmeyen müşteriler de oldu. Mesela büyük bir özel bankada bir kurumsal müşterinin yani bir şirketin önerilen faizi yüzde 45 beğenmeyip tek kalemde 18 milyon dolar aldığı da piyasada konuşuldu.

Bu durum, TCMB’nin enflasyonla mücadele etmek için faiz artırımına gitmesine rağmen, piyasada hala yüksek bir döviz talebinin olduğunu gösteriyor. Şu anda resmi enflasyon yüzde 50 civarında ve TCMB’nin piyasa katılımcıları anketinde de bir yıl sonra enflasyonun yüzde 42’ye ineceği öngörülüyor. Bu da bankaların KKM müşterilerine yüzde 45 civarında faiz önermesinin mantıklı olduğunu düşündürüyor.

Ancak bu faiz oranları, döviz talebini tamamen durduramıyor. Çünkü piyasada döviz talebini canlı tutacak başka faktörler de var. Örneğin, siyasi belirsizlik, yüksek cari açık, yabancı yatırımcıların güven eksikliği, kredi derecelendirme kuruluşlarının not indirimleri gibi faktörler, döviz talebini artıran unsurlar olarak öne çıkıyor.

Rezervler nereden bulunacak?

TCMB’nin rezervleri eritmesi, bir yandan döviz kurlarını kontrol altında tutmaya çalışırken diğer yandan da rezervlerin nereden bulunacağı sorusunu gündeme getiriyor. TCMB’nin net uluslararası rezervleri, swap işlemleri hariç tutulduğunda eksi 70 milyar dolara yaklaşıyor. Bu durum, TCMB’nin döviz kurlarına müdahale etme kapasitesinin sınırlı olduğunu gösteriyor.

Rezervleri artırmak için ise bir yerden de para girişi sağlanması gerekiyor. Bu noktada, Arap ülkelerinden beklenen finansal destek önem kazanıyor. Türkiye ile Katar arasında 15 milyar dolarlık bir swap anlaşması imzalandığı duyurulmuştu. Ancak bu paranın henüz gelmediği ve gelmesinin de zaman alacağı belirtiliyor. Ayrıca Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile de finansal işbirliği görüşmeleri devam ediyor. Ancak bu ülkelerin de Türkiye’ye para vermeye istekli olup olmadığı belirsiz.

Batılı küresel finans merkezleri ise, TCMB’nin faiz artırımı sonrasında Türkiye’ye daha iyimser bakmaya başladıklarını ifade ediyorlar. Royal Dersin’in görüştüğü beş uluslararası yatırım şirketinin temsilcisi, faiz artırımının Türkiye’nin kredi notu için olumlu bir adım olduğunu ve Türk varlıklarına ilginin arttığını söylediler. Ancak bu ilginin kalıcı olması için TCMB’nin bağımsızlığını koruması ve enflasyonla mücadelede kararlı olması gerektiğini de vurguladılar.

Sonuç

Türkiye ekonomisinde faiz kararı sonrasında yaşanan gelişmeler, TCMB’nin hem enflasyonla hem de döviz kurlarıyla mücadele etmek zorunda olduğunu gösteriyor. TCMB’nin faiz artırımı piyasalarda olumlu karşılanmış olsa da, rezervlerden yapılan satışlar ve içerideki yüksek döviz talebi sorunları çözmeye yetmiyor. Rezervleri artırmak için Arap ülkelerinden veya Batılı finans merkezlerinden para girişi sağlanması gerekiyor. Ancak bu da kolay olmayacak gibi görünüyor. Bu nedenle, TCMB’nin önümüzdeki dönemde izleyeceği politikalar büyük önem taşıyor.