Sağlık

Aspartam kanser yapar mı? DSÖ’den yeni sınıflandırma

Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) kanser araştırma departmanı olan Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC), düşük kalorili tatlandırıcı aspartamını “olası kanserojen” olarak sınıflandırdı. Bu sınıflandırma, aspartamın insanlarda ve kemirgenlerde karaciğer kanseri riskini arttırabileceğine dair sınırlı kanıtlara dayanmaktadır. Ancak DSÖ’nün gıda katkı maddeleri uzman komitesi, binlerce gıda ve içecek ürününde bulunan tatlandırıcı için önerilen alım limitlerinin değişmediğini söyledi.

Aspartam nedir ve nasıl kullanılır?

Aspartam, şekerden 200 kat daha tatlı olan yapay bir tatlandırıcıdır. Dünya çapında 6.000’den fazla üründe, özellikle diyet alkolsüz içeceklerde, sakızlarda, şekerlemelerde ve tatlandırıcı tabletlerde kullanılır. Aspartam 1970’li yıllarda onaylanmıştır ve 1980’li yıllarda onay yenilenmiştir. Dünya Sağlık Örgütü, kabul edilebilir günlük alım miktarının vücut ağırlığının kilogramı başına 40 miligram olduğunu tanımlamıştır; bu, bir yetişkin için dönüştürüldüğünde günde yaklaşık 2.800 miligram veya 9 ila 14 kutu alkolsüz içeceğe eşdeğerdir.

Aspartam vücutta parçalandığında iki amino asit olan aspartik asit ve fenilalanin ile metanol adlı bir alkole dönüşür. Bazı araştırmacılar, bu bileşiklerin beyin hücrelerine zarar verebileceğini veya DNA hasarına yol açabileceğini iddia etmiştir. Ancak DSÖ Beslenme ve Gıda Güvenliği Departmanı direktörü Francesco Branca, deneysel veya insan çalışmalarından elde edilen, aspartamın önceki komiteler tarafından belirlenen sınırlar dahilinde tüketildikten sonra yan etkileri olduğuna dair ikna edici bir belge bulunmadığını söylüyor.

Aspartam kanserojen midir?

IARC’nin aspartam için “olası kanserojen” olarak sınıflandırması, aspartam tüketiminin bilinen bir kanser riski olduğu anlamına gelmemelidir. Bu sınıflandırma, aspartam ile karaciğer kanseri arasındaki olası bağlantının daha fazla araştırılması gerektiği anlamına gelir. Aynı sınıflandırmaya giren diğer gıda ürünleri ise kırmızı et ve işlenmiş gıdalardır.

IARC’nin kararı, aspartam ile karaciğer kanseri arasındaki ilişkiyi inceleyen üç epidemiyolojik çalışmaya dayanmaktadır. Bu çalışmalar, aspartam içeren alkolsüz içeceklerin tüketiminin, karaciğer kanseri riskini arttırdığını göstermiştir. Ancak bu çalışmaların bazı sınırlamaları vardır. Örneğin, katılımcıların aspartam alımını doğru bir şekilde rapor etmelerine güvenmektedirler. Ayrıca, aspartam tüketimi ile karaciğer kanseri arasındaki nedensel bir bağlantıyı kanıtlamak için yeterli değildirler. Aspartam tüketimi ile karaciğer kanseri arasındaki ilişkiyi etkileyebilecek diğer faktörler, örneğin obezite, alkol kullanımı, hepatit B veya C enfeksiyonu gibi kontrol edilmelidir.

Aspartam ile karaciğer kanseri dışında diğer kanser türleri arasındaki bağlantıya ilişkin çalışmaların sonuçları ise tutarlı değildir. Bazı çalışmalar, aspartam tüketiminin meme kanseri veya obeziteye bağlı kanser riskini arttırdığını bulmuştur. Ancak diğer çalışmalar, aspartam ile kan kanseri veya beyin tümörü arasında bir ilişki olmadığını göstermiştir. Bu nedenle, aspartam ile kanser arasındaki bağlantı konusunda kesin bir sonuca varmak için daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir.

Aspartam tüketimine dikkat etmek gerekir mi?

Aspartamın güvenliği konusunda pek çok tartışma vardır. Bazı insanlar, aspartamın baş ağrısı, depresyon, alerji, hafıza kaybı veya hiperaktivite gibi sağlık sorunlarına neden olduğunu iddia etmektedir. Ancak bu iddiaların hiçbiri bilimsel olarak kanıtlanmamıştır. ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) ve Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) gibi dünyanın önde gelen gıda güvenliği kurumları, aspartamın güvenli olduğunu ve günlük alım limitlerinin azaltılmasını gerektirecek hiçbir kanıt bulunmadığını belirtmiştir .

Ancak bu demek değildir ki aspartam tüketimine dikkat etmemize gerek yoktur. Aspartam gibi yapay tatlandırıcılar, şekerden daha az kalori içerseler de sağlıklı bir beslenme için gerekli değildirler. Ayrıca, yapay tatlandırıcılar tüketen insanların daha fazla tatlı yemeye veya kalorili yiyeceklere yönelmeye eğilimli oldukları da gösterilmiştir. Bu da kilo alımına ve diyabet, kalp hastalığı veya metabolik sendrom gibi kronik hastalıklara yol açabilir.

Bu nedenle, aspartam tüketimini sınırlamanın faydalı olabileceği söylenebilir. Aspartam içeren ürünleri tamamen bırakmak zorunda değiliz, ancak bunları aşırıya kaçmadan ve dengeli bir şekilde tüketmeliyiz. Ayrıca, tatlı ihtiyacımızı karşılamak için doğal tatlandırıcılar veya meyveler gibi daha sağlıklı alternatiflere yönelmeliyiz. Son olarak, aspartam ile ilgili yeni araştırma sonuçlarını takip etmeli ve DSÖ’nün önerilerine uygun hareket etmeliyiz.