Dünya

Japonya’da Kirli Suyun Deşarjı Deniz Ürünleri Sektörünü Etkiliyor

Japonya’da, Fukushima Daiichi Nükleer Santrali’nden kirli suyun deşarj edilmesi kararı, tüketiciler arasında ‘radyasyon korkusu’ yaratıyor. Bu da genel deniz ürünleri tüketiminde bir düşüşe yol açabileceği endişelerini gündeme getiriyor. Deniz ürünlerini hammadde olarak kullanan gıda şirketleri de satışlarda bir darbenin kaçınılmaz olduğuna inanarak karşı önlemler almayı düşünüyor.

Kirli Suyun Deşarjı Kararı

Japon yetkililer, 24 Ağustos’ta, 2011 yılında meydana gelen büyük deprem ve tsunaminin ardından hasar gören Fukushima Daiichi Nükleer Santrali’nden kirli suyu boşaltmaya başladıklarını duyurdular. Kirli su, santraldeki reaktörleri soğutmak için kullanılan ve radyoaktif maddeler içeren yaklaşık 1,25 milyon tonluk suyu ifade ediyor.

Yetkililer, kirli suyun önce arıtıldığını, ardından trityum adı verilen düşük seviyeli radyoaktif hidrojen dışındaki tüm radyoaktif maddelerin giderildiğini belirtiyorlar. Trityumun ise insan sağlığına zararsız olduğunu ve denize boşaltılmasının uluslararası standartlara uygun olduğunu savunuyorlar.

Ancak bu karar, hem Japonya içinde hem de komşu ülkelerde tepki çekiyor. Çevreciler, balıkçılar ve sivil toplum kuruluşları, kirli suyun denize boşaltılmasının deniz ekosistemine ve insan sağlığına zarar vereceğini öne sürüyorlar. Ayrıca, kirli suyun tam olarak arıtılıp arıtılmadığına dair şüpheler de dile getiriliyor.

Tüketicilerin Endişesi Artıyor

Kirli suyun deşarj edilmesi kararı, Japonya’daki tüketiciler arasında deniz ürünlerinin güvenliği konusunda endişe yaratıyor. Japonya, dünyanın en büyük deniz ürünleri tüketicisi ve ihracatçısı olarak biliniyor. Ülke nüfusu, yılda kişi başına ortalama 27 kilogram deniz ürünü tüketiyor.

Ancak son yıllarda, nükleer kazanın ardından deniz ürünleri tüketimi azalmaya başladı. 2010 yılında 8,9 milyon ton olan deniz ürünleri tüketimi, 2019 yılında 7 milyon tona geriledi. Kirli suyun deşarj edilmesi kararıyla birlikte, bu eğilimin daha da hızlanabileceği endişesi hakim.

Hükümet, kirli suyun bilimsel standartlara ve uluslararası prosedürlere uygun şekilde arıtılıp deşarj edildiği sürece endişelenmeye gerek olmadığını açıklıyor. Ancak tüketicilerin gıdayla ilgili endişeleri azalmıyor. Bazı tüketiciler, deniz ürünlerini tamamen bırakmayı veya sadece güvenilir kaynaklardan almayı düşünüyor.

Gıda Şirketleri Karşı Önlemler Alıyor

Deniz ürünlerini hammadde olarak kullanan gıda şirketleri de kirli suyun deşarjı kararından olumsuz etkileniyor. Sektöre göre, gıda şirketleri, tüketicilerin deniz ürünlerinin güvenliği konusundaki kaygılarını hafifletmek için karşı önlemler hazırlamakla meşgul.

Bunlardan biri de Daesang, ülkenin önde gelen gıda üreticilerinden biri. Şirket, ürün satın alma sürecinden bitmiş ürünlerin sevkiyatına kadar sezyum ve iyot gibi radyoaktif maddelere yönelik denetimleri güçlendirerek gıda güvenliğini güvence altına almayı planlıyor. Özellikle tüketici kaygısı dikkate alınarak deniz ürünleri ve radyoaktif maddelerin tespit edilip edilmediğine odaklanılıyor. Tüketici kaygısı yayılırsa, kirli suyla ilgisi olmayan alanlardan hammadde ithal etme planı da gözden geçiriliyor.

Daesang’dan bir yetkili şunları söyledi: “Şu anda sezyum ve iyot gibi radyoaktif maddeler açısından bağımsız olarak test edilmiş hammaddeler kullanıyoruz ve ürün üretiminin orta sürecini sürekli olarak izliyoruz. Avrupa’dan ve etkilenmenin zor olduğu diğer yerlerden hammadde ithal etmek istiyoruz.”

Bir başka gıda şirketi olan Dongwon Group da radyoaktivite analizini güçlendirdi. Şirketin ana ürünleri konserve ton balığı ve deniz yosunu gibi deniz ürünleri. Şirket, kirli suyun boşaltılmasına karar verilmeden önce bile hızlı bir şekilde müdahale etti. Radyasyon analizi denetim öğelerinin sayısı iki katına çıkarıldı ve denetim döngüsü de sıklaştırıldı. Kurum içi gıda güvenliği merkezinin yanı sıra, dış akredite kuruluşların denetimleri ile denetim standartları daha da yükseltildi.

Dongwon Group’tan bir yetkili, “Tüketicilerin deniz ürünlerinin güvenliği konusundaki endişeleri yüksek olduğundan, yılın başından bu yana deniz ürünleri hammaddeleriyle ilgili denetim öğelerinin ve denetimlerin sayısını artırıyoruz.” dedi.

Grup catering şirketleri de radyasyon denetimlerini artırıyor. CJ Freshway, gıda güvenliği laboratuvarında tüm deniz ürünleri üzerinde radyoaktivite testleri gerçekleştiriyor. Lojistik merkezi, bu yıldan itibaren deniz ürünlerinin günlük denetimi ve radyasyon denetimi gibi denetim rotasını ve sıklığını genişletiyor. Ourhome, Nisan ayında tüm genel deniz ürünlerine yönelik radyasyon denetimlerinin tamamlanmasının ardından ek denetimler yapmayı planlıyor. Samsung Welstory ayrıca gıda malzemelerinin güvenliğini gıda malzemelerinin güvenliğini sağlamak için radyasyon testlerini izlemeye devam etmeyi planlıyor.

Tüketicilerin Tercihleri Değişiyor

Kirli suyun deşarjı kararı, tüketicilerin deniz ürünleri tercihlerini de etkiliyor. Bazı tüketiciler, radyasyon korkusu nedeniyle deniz ürünlerinden uzak durmayı veya daha az tüketmeyi seçiyor. Bazıları ise, deniz ürünlerinin kaynağına ve kalitesine daha fazla dikkat ediyor.

Örneğin, Lee Han-na (34) isimli bir ev hanımı, “Kirli suyun deşarj edilmesi haberini duyduğumdan beri, deniz ürünleri alırken çok dikkatli oluyorum. Etiketleri kontrol ediyorum ve Japonya’dan gelen ürünleri almıyorum. Ayrıca, organik veya güvenilir sertifikalara sahip ürünleri tercih ediyorum.” dedi.

Kim Ji-hoon (28) isimli bir ofis çalışanı ise, “Deniz ürünlerini çok seviyorum ama radyasyon riski nedeniyle endişeleniyorum. Bu yüzden, deniz ürünleri tüketimimi azalttım ve daha çok sebze ve meyve yemeye çalışıyorum.” diye konuştu.

Deniz Ürünleri Sektörü Zor Durumda

Kirli suyun deşarjı kararı, deniz ürünleri sektörü için zor bir durum yaratıyor. Hem iç hem de dış pazarlarda talep azalması ve fiyat düşüşü yaşanıyor. Özellikle Japonya ile ticaret yapan balıkçılar ve ihracatçılar, ciddi zararlarla karşı karşıya.

Japonya, Güney Kore’nin en büyük ikinci deniz ürünleri ihracat pazarı olarak biliniyor. 2020 yılında Güney Kore, Japonya’ya 1 milyar doların üzerinde deniz ürünü ihraç etti. Ancak kirli suyun deşarj edilmesi kararıyla birlikte, bu rakamın düşmesi bekleniyor.

Güney Kore Balıkçılık Birliği Başkanı Kim Young-sik, “Japonya’dan gelen kirli suyun deşarjı kararı, deniz ürünleri sektörü için büyük bir darbe oldu. Hem tüketiciler hem de alıcılar arasında güven kaybı yaşandı. Bu da talep ve fiyatların düşmesine neden oldu.” dedi.

Kim, hükümetten kirli suyun deşarjına karşı uluslararası baskı yapmasını ve deniz ürünleri sektörüne destek sağlamasını istedi.

Sonuç

Japonya’da kirli suyun deşarj edilmesi kararı, deniz ürünleri sektörünü olumsuz etkiliyor. Tüketiciler arasında deniz ürünlerinin güvenliği konusunda endişe yaratıyor. Bu da genel deniz ürünleri tüketiminde bir düşüşe yol açabileceği endişelerini gündeme getiriyor. Deniz ürünlerini hammadde olarak kullanan gıda şirketleri de satışlarda bir darbenin kaçınılmaz olduğuna inanarak karşı önlemler almayı düşünüyor.

Deniz ürünleri sektörü, hem iç hem de dış pazarlarda talep azalması ve fiyat düşüşü ile zor bir durumda. Özellikle Japonya ile ticaret yapan balıkçılar ve ihracatçılar, ciddi zararlarla karşı karşıya. Sektör temsilcileri, hükümetten kirli suyun deşarjına karşı uluslararası baskı yapmasını ve deniz ürünleri sektörüne destek sağlamasını talep ediyor.