Türkiye’de Servet Eşitsizliği, Kiracıların Durumu ve Merkez Bankası’nın Faiz Kararı: Ekonomi Gündeminde Neler Var?

Türkiye’de ekonomik gelişmeleri yakından takip ediyorsanız, son zamanlarda dikkatinizi çeken bazı konular olmuştur. Servet eşitsizliği, kiracıların ev sahibi olma hayali, Merkez Bankası’nın faiz kararı, Orta Vadeli Program ve enflasyon gibi konular hem piyasaları hem de vatandaşları ilgilendiriyor. Bu makalede, bu konulara değinerek ekonomi gündemini sizler için özetliyoruz.

Türkiye’de Servet Eşitsizliği Nasıl?

Türkiye’de servetin yüzde beşinin sahibi olan kesim, diğer kalan yüzde 95’in toplam servetini tartacak kadar gelire sahip. Bu, Türkiye’deki ekonomik problemlerden bir tanesini kapsıyor. Çünkü toplumda gelir adaleti sağlanmadan tam anlamıyla huzur ve refah mümkün değil. Bu noktaya özellikle dikkat çekmek istiyoruz.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, 2020 yılında Türkiye’de hanehalkının yüzde 20’sinin toplam gelirden aldığı pay yüzde 47,4 iken, en düşük gelir grubundaki hanehalkının yüzde 20’sinin toplam gelirden aldığı pay ise yüzde 6,1 oldu. Yani en zengin yüzde 20 ile en fakir yüzde 20 arasındaki gelir farkı yaklaşık sekiz kat.

Bu durumun sosyal ve siyasi sonuçları da var. Servet eşitsizliği arttıkça, toplumda kutuplaşma, ayrışma, güvensizlik ve hoşnutsuzluk da artıyor. Bu nedenle, hükümetin ve sivil toplumun bu konuya eğilmesi gerekiyor.

Kiracılar Ev Sahibi Olabilecek mi?

Türkiye’de kiracı sayısı da her geçen gün artıyor. 2020 yılında Türkiye’de kiracı oranı yüzde 39 iken, 2021 yılında bu oran yüzde 43’e çıktı. Yani neredeyse her iki haneden biri kirada oturuyor. Kiracı deyince de tabii ki büyük şehirlerden başlayarak kira ödemek harbiden çok ciddi bir dert olduğu için en önemli meselelerden biri hiç evi olmayan kişinin kiracının Dolayısıyla Ee hep söylediği tabii ama en azından büyük çoğunluğunun öyle olduğunu biliyoruz hiç eve olmayan çok kiracı var işte Onların ev sahibi olabilmesi için kamu Bankası kredi kampanyası gündemde.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada, kiracıların ev sahibi olması için kamu bankalarının uygun faizli kredi kampanyası başlatacağını duyurdu. Bu kampanya kapsamında, yüzde 20 peşinat ödeyen kiracılara, yüzde 20’lik faizle 180 ay vadeyle konut kredisi verilecek. Bu kampanya, ülkemizin yüzde 43’ünü ilgilendiren önemli bir ekonomik gelişme. Kiracıların bunu takip etmesinde fayda var. Henüz detayları belli olmadı ama Cevdet Yılmaz mesajını verdi.

Merkez Bankası Faiz Kararı Ne Olacak?

Ekonomi gündeminin bir diğer önemli maddesi de Merkez Bankası’nın faiz kararı. Merkez Bankası, bu perşembe yine yeni faiz kararını açıklayacak. Bakalım bu kez hangi seviyede olacak. Bir önceki ay Temmuz ayında 17,50 seviyesinde bir faiz artışı olmuştu. Bu da piyasalarda öngörülebilirliği artıran bir unsur oldu. Çünkü Merkez Bankası’nın belli ki bu politikası işte enflasyonu düşürecek şekilde bir faiz politikası uyguladığını gösterdi. Dolayısıyla piyasalarda bir tedirginlik söz konusu değil, sakin bir bekleyiş var.

Merkez Bankası’nın açıklayacağı bu karar çok önemli. Çünkü faiz oranı hem kredi maliyetlerini hem de döviz kurlarını etkiliyor. Faiz oranı yükseldikçe, kredi talebi azalıyor, tasarruf eğilimi artıyor, döviz talebi düşüyor ve Türk lirası değer kazanıyor. Faiz oranı düştükçe ise tam tersi oluyor.

Piyasa beklentilerine göre, Merkez Bankası’nın bu ay da faiz oranını sabit tutması veya hafifçe artırması bekleniyor. Ancak bu kararın enflasyon verileriyle uyumlu olması da önemli. Zira Temmuz ayında enflasyon yüzde 18,95 ile beklentilerin üzerinde gerçekleşmişti. Ağustos ayında ise enflasyonun yüzde 19 seviyesine yaklaşması bekleniyor. Bu durumda, Merkez Bankası’nın faiz oranını enflasyonun üzerinde tutması gerekiyor.

Orta Vadeli Program Ne Zaman Açıklanacak?

Ekonomi gündeminin bir diğer önemli konusu da Orta Vadeli Program (OVP). OVP, hükümetin ekonomik hedeflerini ve politikalarını ortaya koyan bir belge. OVP, bütçeye de sirayet ediyor. Çünkü bütçe gelir ve gider tahminleri OVP’ye göre yapılıyor. Bütçe de maaşlara ve vergilere etki ediyor. O da keseleri etkiliyor. Dolayısıyla OVP’yi de takip etmek önümüzü görmek açısından ekonomik manada önemli.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın bu konuda bir açıklaması oldu. Cevdet Yılmaz, OVP’nin eylül sonunda açıklanacağını bildirdi. Ayrıca, OVP’nin tüm toplumsal kesimlerin hassasiyetini gözeten bir program olduğunu söyledi. Cevdet Yılmaz, planlama ve bütçe konusunda uzman bir isim. ODTÜ kökenli olan Cevdet Yılmaz, daha önce Kalkınma Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı görevlerinde bulunmuştu.

OVP’de hangi hedeflerin yer alacağı merak konusu. Özellikle büyüme, enflasyon, işsizlik, cari açık, kamu borcu gibi makroekonomik göstergeler önemli. Bu göstergeler, ekonominin sağlıklı bir şekilde işleyip işlemediğini gösteriyor. OVP’de bu göstergelere ilişkin gerçekçi ve tutarlı hedefler belirlenmesi gerekiyor.

OVP’nin açıklanmasından önce, ikinci çeyrek büyüme rakamları da açıklanacak. Bu rakamlar da ekonominin performansını gösteren önemli bir veri. İlk çeyrekte Türkiye ekonomisi yüzde 7 büyümüştü. İkinci çeyrekte ise yüzde 9-10 arasında bir büyüme bekleniyor. Bu büyümenin arkasında ise ihracatın önemli bir rolü var. Türkiye’nin ihracatı, 2021 yılının ilk yedi ayında 130 milyar doları aştı. Bu, tarihin en yüksek seviyesi.

Enflasyon Nereye Gidiyor?

Ekonomi gündeminin son ve belki de en önemli konusu enflasyon. Enflasyon, fiyatların genel düzeyindeki artışı ifade ediyor. Enflasyon arttıkça, paranın alım gücü azalıyor. Yani vatandaşlar aynı miktarda para ile daha az mal ve hizmet satın alabiliyor. Bu da yaşam kalitesini düşürüyor.

Enflasyonun yüksek olması, ekonomide birçok soruna yol açıyor. Örneğin, enflasyon beklentileri yükseldikçe, faiz oranları da yükseliyor. Bu da kredi maliyetlerini artırıyor ve yatırımları olumsuz etkiliyor. Ayrıca, enflasyonun yüksek olması, döviz kurlarını da etkiliyor. Döviz kurları arttıkça, ithalat maliyetleri de artıyor. Bu da enflasyonu daha da tetikliyor.

Türkiye’de enflasyon uzun zamandır tek haneli rakamlara inemedi. Temmuz ayında enflasyon yüzde 18,95 ile beklentilerin üzerinde gerçekleşti. Ağustos ayında ise enflasyonun yüzde 19 seviyesine yaklaşması bekleniyor. Bu rakamlar, Merkez Bankası’nın yıl sonu hedefi olan yüzde 12,2 ile oldukça uzak.

Enflasyonun düşürülmesi için alınması gereken tedbirler nelerdir? Bu sorunun cevabı elbette kolay değil. Ancak bazı genel ilkelerden bahsedebiliriz. Öncelikle, Merkez Bankası’nın bağımsızlığı ve güvenilirliği sağlanmalıdır. Merkez Bankası’nın faiz politikası, enflasyonu kontrol altına alacak şekilde belirlenmeli ve uygulanmalıdır. İkincisi, bütçe disiplini sağlanmalıdır. Kamu harcamaları gelirlerle uyumlu olmalı ve borçlanma sınırları içinde kalmalıdır. Üçüncüsü, yapısal reformlar hayata geçirilmelidir. Vergi sistemi, sosyal güvenlik sistemi, eğitim sistemi, adalet sistemi gibi alanlarda iyileştirmeler yapılmalı ve rekabet gücü artırılmalıdır.

Exit mobile version