İngiltere ekonomisi Haziran ayında sürpriz bir büyüme kaydetti, ancak analistler gelecek için endişeli
İngiltere ekonomisi Haziran ayında beklenenden daha hızlı büyüdü ve yüzde 0,5 büyüyerek ikinci çeyrekte büyümeyi yüzde 0,2’ye getirmeye yardımcı oldu – ancak analistler, rakamların önümüzdeki aylar için ne söylediği konusunda bölünmüş durumda.
Haziran ayındaki büyüme, imalat sektöründen gelen güçlü performansın yanı sıra, bahisçileri barlara ve restoranlara çeken daha sıcak hava ile desteklendi. Rakam ayrıca, kralın taç giyme töreni için fazladan resmi tatilin olduğu Mayıs ayına kıyasla gururunu okşuyordu.
Büyümenin arkasındaki nedenler
Haziran ayındaki büyümenin en büyük katkısı imalat sektöründen geldi. İmalat sanayi üretimi yüzde 1,8 artarak ikinci çeyrekte yüzde 0,9’luk bir artış sağladı. Bu artışın bir kısmı, Nisan ayında ABD’den ithal edilen uçakların etkisinden kaynaklanıyor.
Bununla birlikte, imalat sektörünün genel olarak pandemi öncesi seviyesinin üzerinde olduğu ve ihracat talebinin güçlü kaldığı belirtildi. İmalat sektörünün gücü, hizmet sektörünün zayıflığı ile dengelendi. Hizmet sektörü üretimi Haziran ayında yalnızca yüzde 0,1 arttı ve ikinci çeyrekte yüzde 0,2’lik bir artış kaydetti.
Hizmet sektöründeki zayıf performansın bir nedeni de gayrimenkul faaliyetlerinin gerilemesiydi. Gayrimenkul faaliyetleri üretimi Haziran ayında yüzde 1,4 düştü ve ikinci çeyrekte yüzde 1,7’lik bir düşüş yaşadı. Bu düşüşün arkasında, damga vergisi indiriminin sona ermesinin etkisi olduğu düşünülüyor.
Hizmet sektöründe olumlu bir unsur ise konaklama ve yiyecek hizmetlerinin canlanmasıydı. Konaklama ve yiyecek hizmetleri üretimi Haziran ayında yüzde 10,1 arttı ve ikinci çeyrekte yüzde 87,8’lik bir artış gösterdi. Bu artışın arkasında ise hava koşullarının iyileşmesi ve kısıtlamaların hafifletilmesi yatıyor.
Faiz oranlarına olan etkisi
İngiltere ekonomisinin Haziran ayında beklenenden daha iyi performans göstermesi, İngiltere Merkez Bankası’nın (BoE) faiz oranlarını artırma konusundaki kararlılığını pekiştirebilir. BoE, enflasyonun yüzde 7,9 ile hedefinin çok üzerinde olduğunu ve bunun geçici bir durum olmadığını belirtti. Bu nedenle, BoE, faiz oranlarını yüzde 0,25’ten yüzde 0,5’e yükseltti ve önümüzdeki yıl daha fazla artış yapacağını sinyal verdi.
Ancak, bazı analistler, faiz oranlarının artırılmasının ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyebileceği konusunda uyarıyor. Özellikle, faiz oranlarına en duyarlı sektörlerden bazıları, gayrimenkul gibi zaten zayıf performans gösteriyor. Ayrıca, faiz oranlarının artırılmasının tam etkisinin henüz ekonomiye yansımadığı da belirtiliyor.
İş yatırımlarına olan etkisi
İngiltere ekonomisindeki bir diğer önemli unsur ise iş yatırımları. İş yatırımları ikinci çeyrekte yüzde 3,4 arttı ve GSYİH büyümesine yüzde 0,6’lık bir katkı sağladı. Bu artışın büyük bir kısmı, Nisan ayında ABD’den ithal edilen uçaklardan kaynaklandı.
Ancak, iş yatırımlarındaki bu güçlü performansın sürdürülebilir olmadığı konusunda endişeler var. Özellikle, BİT ve makinelere yapılan yatırım ikinci çeyrekte düştü. Bu düşüşün nedeni ise, hükümetin iş yatırımı için vergi oranlarını düşüren süper kesinti ödeneğinin sona ermesi olarak gösteriliyor.
Ayrıca, iş yatırımlarını etkileyebilecek başka faktörler de var. Bunlardan biri de Brexit. Brexit’in ticaret ve gümrük kurallarında belirsizlik ve karmaşıklık yarattığı ve işletmelerin uzun vadeli planlar yapmasını zorlaştırdığı belirtiliyor. Bir diğer faktör ise pandemi. Pandeminin işletmeler üzerindeki olumsuz etkisi devam ediyor ve yeni varyantların ortaya çıkması durumunda kısıtlamaların yeniden uygulanması ihtimali var.
İngiltere’nin önündeki zorluklar
İngiltere ekonomisi Haziran ayında sürpriz bir büyüme kaydetse de, önündeki zorlukları aşması gerekiyor. Bunlardan biri yüksek enflasyon. Enflasyonun tüketici harcamalarını baskılaması ve reel gelirleri azaltması muhtemel. Ayrıca, enflasyonun faiz oranlarının daha da artmasına neden olması ve borçlanma maliyetlerini yükseltmesi de olası.
Bir diğer zorluk ise düşük büyüme. İngiltere ekonomisi pandemi öncesi seviyesine henüz ulaşamadı ve beş yıl içinde ulaşması da beklenmiyor. Bu durum, işsizliği artırabilir ve kamu borcunu yönetmeyi zorlaştırabilir.