Pandemiden Bu Yana Çevrimiçi Alışkanlıklarımız Nasıl Değişti?

Pandemi döneminde yeni alışkanlıklar edindik ve çevrimiçi davranışlarımızı değiştirdik. Peki, bunların hangileri pandemi sonrasında da devam etti?

COVID karantinaları global ölçekte hepimizi etkiledi ve alışkanlıklarımızda değişiklikler yapmamıza, hatta tamamen yeni alışkanlıklar edinmemize neden oldu. Bazılarımız daha fazla film ve TV şovu izleyerek zaman geçirmeye çalıştık, bazılarımız ise League of Slots gibi sitelerde eğlenmeyi tercih etti. Karantinalar sona erdiğinde normal hayatımıza geri döndük, ancak bu süreçte edindiğimiz alışkanlıklardan bazıları kalıcı hale geldi. Bunların neler olduğunu ve COVID-19’un bizi nasıl değiştirdiğini merak ediyor musunuz? Aşağıda, bu soruları cevaplıyoruz.

Çevrimiçi tercihlerimiz artık eskisi gibi değil

UNCTAD (Birleşmiş Milletler Ticaret ve Gelişim Konferansı) tarafından yürütülen “COVID-19 ve E-ticaret” adında bir araştırma bulunuyor. Bu araştırma, pandeminin tüketicilerin çevrimiçi davranışlarını nasıl değiştirdiklerine odaklanmış ve Brezilya, Çin, Almanya, İtalya, Kore Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu, Güney Afrika, İsviçre’nin yanı sıra, Türkiye’yi de kapsıyor. Araştırma ile ortaya çıkan iki sonuç var:

Araştırma sonuçları, çevrimiçi tercihlerimizdeki bu değişikliklerin COVID-19 salgınından sonra da devam edeceğini gösteriyor.  Araştırmaya katılan her ülke, özellikle de Çin ve Türkiye, pandemi sırasında edindikleri alışkanlıkları, spesifik olarak çevrimiçi alışveriş tercihlerini devam ettireceğini söylüyor. Ancak bu, çevrimiçi her ürünün alıcı bulacağı anlamına gelecek şekilde yorumlanmamalı. Zira aşağıda bahsedeceğimiz gibi, çevrimiçi alışverişte artış gözlense de, satın alınan ürünler de değişti.

Sadece temel ihtiyaçlara dair alışverişler arttı

Pandemi döneminde çevrimiçi alışveriş tercihlerimiz pek çok ürün kategorisinde yüzde 6 ila 10 puan arasında artış gösterdi. En çok artış elektronik, bahçecilik, ilaç, eğitim, mobilya/ev ürünleri ve kozmetik/kişisel bakım kategorilerinde yaşandı. Ancak bu durum kalıcı olmadı: Pandemi sona erdiğinde de çevrimiçi alışveriş yapmaya devam ettik ve hatta eskisinden daha çok yapmaya başladık, fakat bu sadece gıda ve diğer temel ihtiyaçlar için geçerli. Yukarıda listelediğimiz kategorilerin hepsinde pandemi sonrasında büyük düşüşler yaşandı.

Turizm ve seyahat sektörleri, pandemi sonrası %75 oranında düşerek en güçlü kaybı yaşadı. Mobilya/ev ürünleri %53, elektronik %48, hazır giyim %43, bahçecilik %35, kozmetik ürünler ise %32 oranlarında azaldı. Hem gelişmekte olan hem de gelişmiş ekonomilerdeki tüketiciler çevrimiçi büyük harcamalardan vazgeçti. Gelişmekte olan ekonomilerdeki tüketiciler ise temel ürünlere odaklandı. Yani “insanlar artık her şeyi internetten alıyor” diye düşünmek ve bu varsayım üzerine bir iş modeli geliştirmek o kadar da iyi bir fikir olmayabilir. Karantina döneminde her şeyi internetten aldık, bu doğru, ancak pandemi sona erince temel ihtiyaçlar dışında bu alışkanlığımızı devam ettirmedik. Gıda ve temel ihtiyaçların çevrimiçi alışverişteki payı çok daha büyük hale geldi ve pandemi sonrasına taşıdığımız tek alışkanlığımız da bu oldu.

Peki, gıda ve temel ihtiyaçlar alışverişi yaparken nelere dikkat ediyoruz? COVID-19’un tüketici önceliklerinde de ciddi değişikliklere neden olduğunu söyleyebiliriz, zira insanlar artık satın alıp almama kararını verirken farklı şeylere dikkat ediyor. Tüketicilerin yüzde 83’ü, satıcıların müşterilere daha otantik bir alışveriş deneyimi sunması gerektiğine inanıyor ve bunu yapmanın yolu da kullanıcılar tarafından oluşturulan içeriğe ağırlık vermek. Bunun en basit ve en yaygın örneği, kullanıcı yorumları. Tüketiciler, o ürünü satın alan ve bir yorum bırakan kişilere daha fazla inanıyor ve güveniyor.

Yapılan bir araştırma, tüketicilerin gözünde bu gibi içeriklerin “influencer” tavsiyelerinden 8,7 kat daha etkili olduğunu gösteriyor. İnsanların %79’u, kendileri gibi kullanıcılar tarafından oluşturulan içeriğin satın alma kararlarını büyük ölçüde etkilediğini söylüyor. Buna ek olarak, tüketicilerin % 56’sı çevrimiçi alışveriş yaparken sosyal medyadaki resim ve videolardan pandemi öncesine göre daha fazla etkilendiklerini söylüyor. Bu özellikle Z Kuşağındaki tüketiciler için geçerli. Diğer bir deyişle, sosyal medya influencer’ları sanıldığı kadar etkili değil. İnsanlar, satın alma kararlarını verirken otantik içerik görmek istiyor ve çoğu markanın zannettiğinin aksine, parayla tanıtım yaptığı çok bariz olan sosyal medya ünlülerinin tavsiyelerini o kadar da ciddiye almıyor. Kullanıcı içeriğini etkileyici ve özgün görsellerle bir araya getirebilecek satıcılar, pandemi sonrası dönemde daha hızlı büyüyecek gibi duruyor. Elbette, satışa sunacakları ürünü de dikkatli şekilde seçerlerse, zira yukarıda da belirttiğimiz gibi bazı ürünler diğerlerinden daha çok talep görüyor.

Sosyal medyayı artık daha fazla kullanıyoruz

Pandemi sonrasına taşıdığımız yeni alışkanlıklarımız arasında sosyal medyanın kullanım sıklığı da yer alıyor. eMarketers tarafından hazırlanan bir araştırma, yetişkinlerin %51’nin karantinalar döneminde sosyal medyayı çok daha fazla kullanmaya başladığını göstermişti. Daha spesifik rakamlar verecek olursak, pandemi sırasında:

Pandemi sonrasındaki araştırmalar ise, COVID-19’un insanların sosyal medya alışkanlıklarında bir değişime neden olduğunu gösteriyor. Her ülkeden ve her yaş grubundan insanların %72’si, küresel salgının başlamasından bu yana sosyal medyada geçirdikleri sürenin arttığını söylüyor. Z Kuşağında bu sayı daha da yüksek, %79’u sosyal medyayı daha fazla kullandığını belirtiyor. Bu bağlamda, X Kuşağı ve Milenyum nesli Facebook, Z Kuşağı ise Instagram kullanmayı tercih ediyor.

Exit mobile version