İYİ Parti Aksaray Milletvekili Ayhan Erel, Türkiye’de işsizlik sorunlarına değindi. Türkiye’de ki işsizlik oranlarının her geçen gün arttığını belirten Erel, resmi rakamlara göre işsizliğin 4 milyonu, gerçek rakamlara göre ise 10 milyonu geçtiğini iddia etti. Konu ile ilgili Mecliste açıklamalarda bulunan Ayhan Erel, şu ifadeleri kullandı;
şu anda ülkemizin diğer önemli bir konusu da ne Anayasa değişikliği ne de aya yapılacak seyahat. Vatandaşın en önemli gündemi işsizlik ve yoksulluk. İstatistik Kurumunun son verilerine göre, resmî rakamlara göre 4 milyonu aşan bir işsiz sayımız var ama bu sadece resmî kurumlara iş aradığını beyan eden vatandaşlarımızın sayısı. Oysa, gezdiğimiz Anadolu’da, gezdiğimiz memleketimizde bu sayının 10 milyonun üzerine çıktığını herkes Hasandağı gibi görmektedir. Yine genç işsizlik almış başını gidiyor, her geçen gün artıyor.
2004 yılında 100 binin altında olan üniversiteli işsiz sayısı bugün resmî kayıtlarda 1 milyona, gayri resmî kayıtlarda da 3 milyona yaklaşmıştır. Bunların içerisinde atanamayan öğretmenlerimiz, sağlık personelimiz, mühendislerimiz, iktisadi ve idari bilimler fakültesi mezunlarımız var; her gün sizlere de mesaj gelmektedir. Özellikle çok zeki ve başarılı öğrenciler, hayata kısa yoldan atılmak ve ekonomisi zor durumda olan ailelerinin ekonomisine katkı sağlamak amacıyla sağlık meslek liselerine gitmişler ve sağlık meslek liselerini başarıyla bitirerek sağlık ordusuna katılma hayaliyle yanıp tutuşmaktadırlar ama bir türlü beklentilerini karşılayacak bir kadro açıklaması gelmemiştir. Gençlerimiz karamsardır, gençlerimiz ümitsizdir; bu nedenle, her 100 gençten 62’si ülkemizden, kesin olarak yerleşmek kaydıyla başka memleketlere gitmek istiyor. Gençliği olmayan bir milletin geleceğinin olmayacağı da hepimiz tarafından bilinmelidir, bilinmektedir.
Günümüzde yoksul sayımız, maalesef, 12 milyona dayanmıştır ve pandemi sonrasında bunun 2 kat artacağı öngörülüyor. Yine, emeklilerimiz ömrünü, yıllarını çalışma hayatına vermiş, “Artık dinleneyim, rahat bir hayat süreyim.” diyorlar ama 4 milyon emekli asgari ücretin altında ücret alıyor. Yine, 1 milyon emekli 1.500 lira emekli maaşı almakta. Bu miktarlarla geçinmenin ne kadar zor olduğunu anlatmaya gerek yok diyorum.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sayın vekiller, gerçeklerden bahsedelim istiyorum biraz. Bugün “hormonlu” TÜİK rakamları açıklandı işsizlikle ilgili. Türkiye’de işsizlik oranı yüzde 12,9 olarak gerçekleşmiş TÜİK’in rakamlarına göre. Bakın, yüzde 2,7 puanlık azalışla istihdam oranı yüzde 42,9 olmuş. Yani istihdam oranı azalıyor, istihdam edilenlerin sayısı azalıyor bir önceki yılın aynı dönemine göre, 1 milyon 103 bin kişi azalmış istihdam edilenler ama ne hikmetse işsizlik oranı yüzde 12,9 olarak gerçekleşmiş. Genç nüfusta işsizlik artıyor, her 3 gençten 1’i işsiz vaziyette ama ne hikmetse işsizlik oranı yüzde 12,9 olarak açıklanıyor. Bakın, Türkiye’de dar tanımlı işsiz 4 milyon 5 bin kişi, TÜİK’in hormonlu rakamlarına göre ama şöyle bir kategori var “iş aramadığı için işsiz sayılmayanlar” diye bir kategori var, 4 milyon 832 bine çıkmış. Eksik istihdamı da buna eklediğimizde -1,2 milyon kişi- gerçek işsiz sayısı yani geniş tanımlı işsiz sayısı 10 milyonu aşıyor. Türkiye’nin gerçeği bu, gerçek işsizlik oranı yüzde 36 civarında, 12,9 değil. “İş aramayıp çalışmaya hazır olanlar” diye bir yurttaş kesimi var, 2 milyon 606 bin kişi artmış bu yurttaş kesimi. “Ümitsiz işsizler” diye bir yurttaş kesimi var, 959 bin artmış bunlar da; çok enteresan bu veriler.
Şimdi bütün bunlara baktığımızda bu rakamlar, TÜİK’in işsiz saymadığı ama gerçek işsizlik oranına eklenmesi gereken insanları gösteriyor. Tekrar söyleyeyim: Geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 36’ya varmış vaziyette, 3 kişiden 1’i işsiz vaziyette, böyle bir durumla karşı karşıyayız.
Öbür taraftan, bakıyoruz, icra ve iflas dairelerinde hâlen derdest olan dosya sayısı da şubat ayı itibarıyla geçen yıla göre 1 milyon 674 bin artmış ve 22 milyon 160 bine ulaşmış. Gerçekten inanılmaz bir durum bu baktığımızda. Türkiye’nin yakın tarihinde, yüz yıldır olmadığı kadar büyük bir borç batağına saplanmış vaziyette insanlar. Şimdi, bütün bu gerçeklikle karşı karşıyayız ama iktidar, ekonomi politikalarındaki pembe tablolardan söz ediyor.
Tabii ki sarayda yaşayan ile bir dar gelirli yurttaşın aynı düşünmesi söz konusu olmaz. Birisi, sarayda yaşayan daha pahalı ve lükse sahip olmak, şatafatı artırmak ister ama dar gelirlinin derdi sofradaki karın tokluğudur. Böyle bir durumla karşı karşıyayız ve şatafatlı saraydaki sözde siyaset, lüks adliyelerdeki sözde adalet, iflas dairelerindeki bolluk gibi gösterilmeye çalışılan bir illüzyon yaşamı sürüyor. Aslında iktidar, gençlerle, emekçilerle, işsizlerle, halkın çok büyük bir kesimiyle alay ediyor. Halk çöpten yiyecek toplarken sarayda günlük 10 milyon harcayan bir anlayışla karşı karşıyayız.
Hikâyesi kalmamış olup da hikâyeyi uzayda arayanlara, ben şimdi bir şey hatırlatmak istiyorum: Erke dönergeci vardı, hatırlıyor musunuz, 28 Şubatı yapanlar “Erke dönergecini bulduk, termodinamiğin bütün kurallarını altüst edip de Erke dönergeci yoluyla hiçbir kaynak kullanmadan sonsuz enerji üretiminin yolunu bulduk.” diyorlardı.