MHP lideri Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada, insanlığın sağlığını ve varlığını direkt hedef alan koronavirüsün bütün ülkeleri meşgul etmenin yanında ağır bir mesele olarak gündemdeki sıcaklığını koruduğunu bildirdi. Türkiye’nin koronavirüs hastalığının bulaşıcılığını önlemek, bu dönemi tatsız ve talihsiz bir fasıl olarak geride bırakmak için müttehit ve müttefik halde mücadelesini sürdürdüğünü belirten Bahçeli, “Türkiye Cumhuriyeti, seferberlik ruhuyla hem ülke içinde hem de ülke dışında yerleşik tüm vatandaşlarımıza anında yardım elini uzatırken merhametli ve müşfik yüzünü zorda kalan her ülkeye çevirecek kadar da duyarlı ve dirayetlidir. Olağanüstü bir krizin nasıl yönetileceği, KOVID-19 kuşatmasının nasıl ve hangi stratejik mülahazalarla yarılacağı elbette vatanseverlik duygusuyla ve millete hizmet aşkıyla ispatlanmaktadır. Hamd olsun, Türkiye sağlam ve milli iradeyle, cumhurun muazzam istikbal azmi ve kararlılığıyla serpilip sivrilmektedir. KOVID-19 salgını hemen hemen bütün ülkelerin zaaf ve zayıflıklarını açığa çıkarmış, aynı zamanda temeli sağlam olmayan kırılgan haletleriyle çakıştırmıştır. Ülkemizde ise sağlık, güvenlik ve ekonomi başta olmak üzere her alanda tarihi ve tesirli önlemler alınmış; salgına karşı muhkem, muteber ve müteyakkız ölçülerde direniş sergilenmiştir. Bizim bundan iftihar etmemiz kadar doğal bir şey de olamayacaktır” ifadelerini kullandı.
‘CHP ZİHNİYETİ, HEZİMETE DÜMEN KIRMIŞTIR’
Bahçeli, Türkiye’nin salgına yenilmesini, acıklı ve aciz durumlara düşmesini bekleyen, dileyen, bu maksatla inceden inceye faaliyette bulunan çevrelerin varlığının da esef ve hayret verici seviyelerde olduğunu kaydetti. Pek çok ülkeye yapılan tıbbi malzeme yardımlarını hazmedemeyenlerin işgüzar ve işbirlikçi tavırlarının ibretlik düzeylerde olduğunu belirten Bahçeli, “Sağlık alt yapımızın güçlü, bu alandaki yönetim anlayışının güven verici olması bazı gafilleri rahatsızlığa ve huzursuzluğa sevk etmektedir. CHP ile birlikte siyasi ve ideolojik akraba grupları böylesi bir çarpıklığın pençesindedir. Türkiye’nin çarpıcı ve çapı geniş imrenilecek mücadelesini ahlaken tahlil etmeden arsızca tenkide heveslenenler yanlışa gömülmekle kalmamışlar, Türk milletinin telinine mahkûm olmuşlardır. KOVID-19 salgınının ateşi düşürülmesi ve hayatın normalleşmesi için sokağa çıkma sınırlandırmasından, diğer zecri önlemlere kadar yapılan ve yapılması planlanan her siyasi girişim değerli ve dengelidir. Ne var ki, Türkiye’nin salgınla başa çıkmak amacıyla sistematik ve stratejik imkanlarının kademe kademe devreye alınmasına dudak bükenlerin, dahası karalamak niyetinde olanların kavga ve kaos çağrıları zillet ve ziyana açık davetiyedir. CHP zihniyeti yapılanı yıkmak, hakikati çiğnemek, var olanı yok etmek üzerine kurduğu muhalefet anlayışıyla tam bir garabet ve hezimete dümen kırmıştır. Aziz Atatürk’ün partisi Türkiye’ye diş bileyen, Türk milletine dirsek çeviren ayıplı ve ahlaksız bir siyasetin uçurum dibine yuvarlanmıştır” dedi.
‘ALEVİ DE BİZİM SÜNNİ DE BİZİMDİR’
Bahçeli, aleviliği bir din gibi göstermeye, bu şekilde takdim ve tarife kalkışan CHP zihniyetinin milletin sinir uçlarıyla oynadığına vurgu yaparak, “CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı görevinden başka her işe burnunu sokarak, her şeye karışarak, her telden çalarak zehirli emellerini birer birer tedavüle sokmaktadır. Alevilik; İslam diniyle mündemiç bir değer, bununla birlikte kültürel yaşayış ve yorum mirasıdır. Bunun aksini iddia etmek şöyle dursun, imasını dahi yapmak yüce dinimize hakaret ve hıyanettir. Alevi de bizim Sünni de bizimdir. Cami de bizim Cemevi de bizimdir. Ayrımcılık yapanlar asırlar geçse de Yezid’in safından hala ve henüz çıkmayanlardır” diye konuştu.
‘ASIL NEFRET DİLİ, BAROLARIN RUHUNA YUVALANMIŞTIR’
Bahçeli, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın, Cuma hutbesindeki vaazına yönelik eleştirilere de değinerek, “Diyanet İşleri Başkanı’nın geçen haftaki Cuma Hutbesi’nde dini akidelerimize muvafık şekilde paylaştığı vaazına başta CHP zihniyeti olmak üzere, Ankara ve İzmir Barolarının izansız, insafsız ve itibarsız tepkileri hayasızlığın siyaset ve hukuk kılıfına bürünmesi olarak görülmelidir. Ankara Barosu’nun Diyanet İşleri Başkanı’nı hedef alarak, ‘sesi çağlar öncesinden gelen şahıs’ olarak itham etmesi, nefret dilinden bahsetmesi, İzmir Barosu’nun aynı tıynetin yörüngesine girmesi Yüce Allah’ın kelamıyla birlikte efendimize ve dinimize vahim bir saldırıdır. Asıl nefret dili, asıl ilkel ve çağın gerisinde kalmış üslup aynısıyla sözü edilen baroların ruhuna yuvalanmıştır. MHP, Diyanet İşleri Başkanı’nın malum ve gündeme gelen, aynı zamanda manevi bir gerçek olan sözlerine aynen iştirak etmektedir. Nitekim biz çağlar öncesinden gelen nurlu sesin yaşaması ve yaşatılması konusunda yeminli millet ve maneviyat sevdalılarıyız. Bu mihrakların, günah ve küfürle aralarındaki mesafeyi kaldırdıkları artık gün gibi meydandadır. Kimin hangi hayatı benimsediği, nasıl bir saplantı ve hastalıklı tercihe saplandığı bizi meselemiz ve merakımız değildir” ifadelerini kullandı.
‘HERKES AKLINI BAŞINA ALMALI’
Hiç kimsenin Türk milletinin manevi değerlerini, milli emanetlerini sorgulayamayacağını, tartışmaların içine çekemeyeceğini belirten Bahçeli, sorgulama ve çekmeye çalışanların ise tarih, millet ve iman nezdinde bedelini mutlaka ödeyeceğini ifade etti. Allah indinde son dinin İslam olduğunu vurgulayan Bahçeli, “Bu sarih hakikati bilmek istemeyen, bilip de itiraf edemeyenler Müslüman Türk milletinin karşı kutbu, karşı cephesi, inanç ve iman muhalifleridir. Bunlara da ne söylendiği, nasıl bir tanım getirildiği maşeri vicdanda mahfuzdur. MHP, kaynağını Türk-İslam ülküsünde bulan Türk milliyetçiliğine gönül ve ömür vermiş dava ve adamlık zirvesi iman erlerinin övüncüdür. Milletimizin kabul ve inançlarıyla çelişenler, bununla da yetinmeyip saygısızlık ve sabotaja yeltenenler, Cumhur İttifakı’nın yüksek iradesiyle, MHP’nin ihlaslı mukavemetiyle bozguna uğramaktan başka seçenekleri olamayacaktır. Hayat tarzına hürmet bahanesiyle, milli ve manevi bünyemize enjekte edilmek istenen sapıklıklara göz yumulmasını beklemek beyhude bir çabadır. Herkes aklını başına almalıdır. MHP dinimize, diyanetimize, milli ve manevi değerlerimize yönelmiş her eli kırmaya, her emeli karşılamaya hazır ve muktedirdir” değerlendirmesinde bulundu.